16 Mayıs 2009 Cumartesi

Aziz Nesin gerçek Türkiye'yi anlatıyor...

Kredi derecelendirmede etik tartışması

Amerika Birleşik Devletleri kredi derecelendirme şirketlerinin not sisteminin doğruluğunu incelemeye aldı. Krizde kredi derecelendirme şirketlerinin "en güvenilir" notu verdikleri şirketlerin batması, bu şirketlerin güvenirliklerinin ve iş yapma şekillerinin tartışmaya açılmasına yol açmıştı. 
Amerikan Merkez Bankası Fed'in Başkanı Ben Bernanke, kredi derecelendirme kuruluşlarının bugüne kadar açıkladıkları öngörülerin gerçeği yansıtmakta eksik kaldığını dile getirdi.
Fed Başkanı Bernanke, yakın zamanda şirketlerin çalışma biçimlerinin yeniden düzenleneceğinin sinyalini verdi.
Ülkelerin ve büyük şirketlerin mali yapılarını inceleyerek, not veren kredi derecelendirme şirketleri, krizi önceden görememekle suçlanıyorlar.
Bugüne kadar batan veya devlet yardımı alarak ayakta tutulan büyük ölçekli bankaların kriz öncesine kadar "en güvenilir" seviyesinde kredi notları bulunuyordu
ABD Moody's, Standard and Poors ve Fitch şirketleri tarafından açıklanan verileri kullanıyor. 

CEO'ları stres aldı...

Amerika Birleşik Devletleri yönetimi, en büyük 19 bankasına uyguladığı stres testinin ardından, sınıfta kalan bankaların üst düzey yöneticilerinin görevi bırakmasını istiyor. Başkan Barack Huseyin Obama, daha önce de yüksek risk alarak krizin derinleşmesine yol açan  özel şirket yöneticilerini görevlerinden ayrılmaya zorlamıştı.
Stres testini geçemeyen bankaların CEO'ları işlerini koruma endişesine kapıldı.
ABD yönetimi, bankaların mali durumlarını ortaya çıkarmak üzere gerçekleştirdiği testin ardından başarısız olan  bankaların CEO'ların yönetimi bırakmasını istiyor.
Yetkililer, bankaların yönetimine devlet tarafından atanacak üst düzey yöneticilerin geçeceğini belirtiyorlar.
Test uygulanan 19 bankanın 10 tanesi testi geçememiş, ABD hükümeti bankalardan sermayelerini 74 milyar dolar artırmasını talep etmişti. Testi geçemeyen bankalar arasında, Bank of America (BofA) ve Citigroup gibi dünyanın en büyük bankaları olarak kabul edilen şirketler de bulunuyor
Amerika'nın TMSF'si olarak kabul edilen FDIC'nin başkanı Sheila Bair, bankaların yönetim kurullarının da değiştirilebileceği sinyalini verdi. 
ABD Başkanı Barack Huseyin Obama göreve gelmesinin ardından şirketlerin üst düzey yöneticilerinin aldıkları primlere ve maaşlara sınırlama getirmişti.
Obama ayrıca, zor durumdaki otomobil üreticisi General Motors'un  CEO'su Rick Wagoner'i de koltuğunu bırakmaya zorlamıştı

15 Mayıs 2009 Cuma

Bono'nun Edun markasına LVMH ortak oluyor

Rock dünyasındaki solist kariyeri kadar üçüncü dünya ülkelerine destek veren eylemleriyle öne çıkan U2'nin solisti Bono'nun adı, bu kez de eşiyle birlikte kurduğu çevreci marka Edun ile gündemde. Özellikle Uganda, Kenya, Peru, Leshotho gibi ülkelerde üretilen organik pamukla t-shirt ve gömlek üreten Edun'a lüks sektörünün önce gelen ismi Louis Vuitton ortak oluyor.
 
LVMH CEO'su Bernard Arnault, Edun markalı ürünlerin LVMH'nin diğer markaları Celine, Kenzo, Marc Jacobs ve Louis Vuitton'un yanında mağazalarda yer alacağını açıkladı.

Arnault, LVMH'nin böylece başta Afrika ülkeleri olmak üzere gelişmekte olan ülkelere yardıma ağırlık vereceğini söyledi. Reklam kampanyalarında  Madonna, Mikhail Gorbaçev, Sean Connery gibi isimlerin yer aldığı Louis Vuitton, bu reklamlarda yer alanlar adına sivil toplum örgütlerine yardım ediyor.

Özellikle yoksulluğun azaltılması için her türlü eylemde ön sırada yer alan U2'nin solisti Bono, Afrika'daki yardım kampanyaları nedeniyle şimdiye kadar üç kez Nobel Barış Ödülü'ne aday gösterilmişti.

Avrupa ekonomileri frene sert bastı

Mali krizin hız kestiğine yönelik işaretler yoğunlaşırken, gelişen ekonomilerde hızlı zayıflama ilk çeyrekte de sürüyor. Avrupa ortak para birimi Euro'yu kullanan ülkelerin oluşturduğu Euro Bölgesi'nde ekonomi yılın ilk çeyreğinde geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 2.5 daraldı.

Avrupa'nın en büyük ekonomisine sahip Almanya'daki daralma ise yüzde 3.8 ile 1970 yılından bu yana en yüksek düzeye çıkarken, İtalya ekonomisi yüzde 2.4'le 1980'den bu yana en büyük daralmayla karşı karşıya kaldı. Fransa'da da aynı dönemde daralma oranı yüzde 1.2 olarak gerçekleşti.

Ekonomilerin büyük orandaki daralmasında sanayi üretimindeki düşüş, ihracatta talebin durması ve perakende tüketimde hızlı gerileme etkili oldu. Avrupa ülkeleri canlanma planlarını uygulamaya koyarken, Avrupa Merkez Bankası da kısa vadeli faizleri yüzde 1'de tutarak canlanmaya destek veriyor.

Diğer yandan, Uluslararası Para Fonu Başkanı Dominique Strauss-Kahn, küresel mali krizde en kötü günlerin geride kalmış olabileceğini söyledi. Strauss-Kahn, Viyana'da yaptığı açıklamada, Ekim 2009'dan itibaren canlanma yaşanabileceğini ancak tam anlamıyla toparlanma için 2010'un ilk yarısının beklenmesi gerektiğini vurguladı. Strauss-Kahn, bankacılık sektörününün durumunun beklenen toparlanma üzerinde büyük risk yarattığını da kaydetti.

14 Mayıs 2009 Perşembe

Zihni Sinir inşaat sektöründe

Krizle birlikte Prof. Zihni Sinir'de reel sektörün canlanması için seferber oldu. Sinir'in inşaat sektörüne yönelik "Proce"lerine buradan ulaşabilirsiniz.

ABD'de türev piyasasına denetim yaklaştı

Mali krizin derinleşmesiyle dev bankaların batmasına neden olan yüksek riskli yatırım araçlarına denetim sıkılaştırılacak. Bu konuda ilk adımı atan ABD yönetimi, türev piyasasında alım satım işlemlerini denetlemek üzere elektronik sistem hazırlığına girişti.

ABD Hazine Bakanı Tim Geithner, Kongre Bankacılık Komitesi'nde yaptığı konuşmada, işlemlerin kontrolu amacıyla elektronik sistem dışında hukuki düzenlemelerin de gündeme gelebileceğini söyledi.

Geithner, türev piyasasında işlem yapan firmaların risklerini kontrol etmeleri amacıyla sermaye yeterliliklerinin yakından izleneceğini söyledi.  Geithner kredi sigorta sözleşmeleriyle ilgili swap işlemlerinin de bu çerçevede denetleneceğini söyledi.

Kredi riskinin artmasına neden olan bu yatırım araçları Lehman Brothers'in batmasına, sigorta devi AIG'nin hükümet tarafından kurtarılmasına neden olmuştu.

Yıllık hacmi 680 trilyon doları bulan bu piyasanın denetimi, finans sisteminin genel itibarıyla kırılganlığını azaltma aşamasında büyük önem taşıyor.

Sony 14 yıldan sonra zarar etti

Mali krizin yarattığı baskı, şirketlerin bilançosuna zarar vermeyi sürdürüyor. Dünyanın en büyük elektronik şirketi Japon Sony, 14 yıl aradan sonra zarar ettiğini açıkladı. Talepteki hızlı daralmanın etkisyiyle şirket Mart 2009'da sona eren mali yılda 1 milyar dolar zarar etti.

Şirket, dünya genelindeki 57 fabrikasından sekizini kapatmayı kararlaştırırken, 8 bin çalışanının işine de son vermeyi kararlaştırdı.

1978'de piyasaya sürdüğü Walkman gibi teknolojide çığır açan cihazların bulucusu Sony, son yıllarda bu gücünü Ipod ve iPhone üreticisi Apple'a kaptırmış durumda. Sony, gelecek mali yıl için de 1.2 milyar dolar zarar tahmininde bulundu.

Krizin hasar verdiği bir diğer şirket de British Telecom. Avrupa'nın üçüncü büyük telekom şirketi İngiliz British Telecom, gelecek bir yıllık dönemde 15 bin kişinin işine son vermeyi kararlaştırdı. Yaklaşık 135 milyar sterlin zarar eden British Telecom, geçen yıl da 15 bin kişiyi işten çıkarmıştı.

13 Mayıs 2009 Çarşamba

AB, Intel'i kötü çarptı: 1 milyar euro

Avrupa Komisyonu, dünyanın en büyük mikroişlemci üreticisi Intel'e piyasadaki hakim konumunu kötüye kullandığı gerekçesiyle 1 milyar 60 milyon euro ceza verdi. AB tarihinin en yüksek cezası olan bu kararın gerekçesinde, "Intel, milyonlarca AB tüketicisinin diğer mikroişlemci üreticilerine erişimini engelleyerek zarar görmesine neden oldu" denildi. Kararda, Intel yöneticilerinin bilgisayar üreticileri üzerindeki nüfuzunu, AMD gibi diğer rakip firmaların ürettiği mikroişlemcileri kullanan bilgisayar modellerinin çıkarılmasını engellediği ifadeleri de yer aldı. AB Rekabet Komisyonu, geçen yıl düzcam üreticisi Saint-Gobain'e tek fiyat uyguladığı gerekçesiyle 897 milyon euro, Microsoft'a ise piyasadaki hakim konumunu kötüye kullandığı gerekçesiyle 2004 yılında 497 milyon euro ceza vermişti.

Petrol fiyatları 6 ay sonra 60 doları aştı

Sanayileşmiş ülkelerin küresel mali krizin yarattığı durgunluğu canlanma paketleriyle aşmaya başladıklarını gösteren işaretler, ham petrol fiyatlarının yönünü yukarı çevirdi.

Ekonominin canlanmasıyla petrol talebinin artacağına yönelik beklentiler ve petrol stoklarının azalmaya başlaması, altı ay aradan sonra ham petrolün varil fiyatının 60 doları aşmasına neden oldu. Fiyatlar 60 dolar sekiz sentte çıkarken, petrol fiyatları son olarak 11 Kasım'da bu düzeyi görmüştü.

2008 yılı Temmuz ayında 147 dolarla tüm zamanların en yüksek düzeyini gören petrol fiyatları, krizin yoğunlaştığı 2008 Eylül ayından bu yana yaklaşık yüzde 70 değer kaybına uğramıştı.

Ekonomistler, petrol stoklarındaki azalmanın krizin zayıfladığı ve canlanmanın hız kazandığı şeklinde yorumlandığını ifade ederken, piyasadaki yükselişin devam edebileceği tahmininde bulunuyorlar.

Petrol fiyatları borsalardaki toparlanmanın etkisiyle 2009 başından bu yana yüzde 34 değer kazanmış durumda. Petroldeki yükselişe Mart'tan bu yana en düşük değerde seyreden euro dolar paritesi de destek oluyor. Uzmanlar halen euro karşısında 1.36'da seyreden doların 1.40'a inmesi halinde petrol fiyatlarındaki yükselişin hızlanabileceğini ifade ediyorlar.

İflas yaklaştı, GM hisseleri pul oldu

Küresel krizin yarattığı talep daralmasından ağır yara alan Amerikan otomotiv sektörünün lideri General Motors'da iflas tehdidi artıyor. General Motors CEO'su Fritz Henderson'un hafta başında şirketin iflas korumasına alınması olasılığının arttığını açıklamasının etkisiyle yoğunlaşan satışlar, şirket hisse senetlerinin 76 yılın en düşük değerine inmesine yol açtı.

New York Borsası'nda GM hisseleri 1.12 dolara inerken, satışların hızlanmasında şirketin üst yöneticilerinin 315 bin dolarlık hisse satışı da etkili oldu. GM'deki hisselerini satanlar arasında şirketin şimdiki ve önceki başkan yardımcıları, Avrupa Başkanı, Kuzey Amerika Başkanı ve imalat müdürü de yer alıyor.

Son beş yılda 85 milyar dolar zarar eden ve hükümetten şimdiye kadar 15 milyar dolar yardım alan General Motors'un yeniden yapılanma planını 1 Haziran'a kadar ABD hükümetine vermesi gerekiyor.

Diğer yandan, New York Üniversitesi'nden Profesör Edward Altman, GM'in en kısa sürede iflas korunmasına alınması gerektiğini söylerken, yeniden yapılanma bitmeden bu korumanın kaldırılmasının hatalı olacağını söyledi. Altman, "Krizin sürdüğü ortamda iflas korumasının iki ayda kaldırılması şirkete yarardan çok zarar verir" dedi.

Bu arada, kriz sürecinde Washington'dan yardım almayan tek otomobil üreticisi olan Ford, kaynak yaratmaya devam ediyor. Ford, şirkete ait 300 milyon hissenin 4.75 dolar fiyatla satışından yaklaşık 1.4 milyar dolar gelir sağladı.

Çin'de canlanma güç kazanıyor

Küresel mali kriz karşısında ekonomisini canlandırmak üzere 585 milyar dolarlık canlanma paketi açıklayan Çin'de ekonomide olumlu sinyaller gözleniyor.

İhracatı yüzde 22.6 gerileyen ülkede dış ticaretin zayıflamasına yönelik işaretler güç kaybederken, ülkede Nisan ayında perakende satışlar geçen yılın aynı ayına göre yüzde 14.8 artış gösterdi.

Enflasyonun gıda ve enerji fiyatlarındaki düşüşle hızla gerilediği ülkede ekonomiyi canlandırmak üzere hükümet kapsamlı altyapı yatırımları ve vergi indirimlerine yönelmiş durumda.

Alınan önlemlerinin sanayide de etkileri gözleniyor. Nisan ayında sanayi üretimi yüzde 7.3 artarken, özellikle otomotiv ve beyaz eşya üretimindeki artışın bu yükselişte etkili olduğu gözleniyor.

Ekonomistler, Çin için iyimserliğini korurken, ülkenin küresel durgunluğu yenen ilk ülke olacağını öngörüyorlar. 

Hükümet yıl sonu itibarıyla yüzde 8'lik büyüme öngörürken, Dünya Bankası büyüme hızının yüzde 6.3 olmasını bekliyor.

12 Mayıs 2009 Salı

AB, bankacılığın nabzına bakacak

Mali krizin ABD bankalarına etkilerini değerlendirmek üzere yapılan stres testlerinin bir benzeri de Avrupa bankaları için yapılacak.

AB Bankacılık Denetleme Komitesi tarafından belirlenecek yöntemle ulusal kurumlar aracılığıyla yapılacak testler sonucu, bankaların sermaye yeterliliği ve ekonomik yavaşlamaya dayanıklılık ölçülecek.

Testlerin Eylül ayına kadar tamamlanması bekleniyor. AB yetkilileri, testlerin ABD'de olduğu gibi bankalara tek tek uygulanmayacağını, sektörün dayanıklılığının test edileceğini ifade etti.

ABD hafta başında sonuçlandırdığı testler sonucu 10 bankaya 74.6 milyar dolar sermaye gerektiği belirlenmişti. Sermaye aktarımı yapılmazsa bankaların sermaye ihtiyacı 600 milyar dolara çıkacabilecek.

Diğer yandan, testler sonucu sermaye gereksinimi olmadığı ortaya çıkan dört banka kurtarma fonundan daha önce aldıkları borcu ödemek üzere 6.6 milyar dolarlık hisse satmayı kararlaştırdı.

Stres testi sonuçlarının hemen ardından Wells Fargo ve Morgan Stanley yeni sermaye bulmak için toplam 12.6 milyar dolarlık hisse satmışlardı.

Herkesin ortak talebi vergi indirimi

Küresel krizin etkilerini hafifletmek amacıyla çeşitli sektörlerde Katma Değer Vergisi ve Özel Tüketim Vergisi'nde geçici indirime giden hükümete, bu yönde talepler gelmeye devam ediyor.

Turizm sektörü temsilcileri sezonda KDV'nin yüzde 1'e indirilmesini isterken, ekonomi yönetimi 2008 başında turizmde KDV oranının yüzde 18'den 8'e indirildiği gerekçesiyle bu isteği geri çevirdi.

Makina yapım ve denizcilik sektörü de KDV ve ÖTV indirimi isterken, süt üreticileri de kdv oranının yüzde 1'e indirilmesi talebinde bulundu. 

Mobilyacılarla inşaat ve bilişim sektörü temsilcileri KDV indiriminin 3 ay daha uzatılmasını isterken, ÖTV indirimi Haziran'da bitecek otomotiv sektöründe hurda indirimi de gündeme geldi.

Maliye yetkilileri, ''Bizden vergi indirimi talep etmeyen sektör neredeyse yok gibi'' derken, otomotiv sektöründeki ÖTV indiriminin yabancı otomotiv şirketlerine yaradığını kaydettiler. Otomotivde stokların biriktiğine yönelik açıklamaların gerçeği yansıtmadığını kaydeden yetkililer, bu ortamda hurda indirimi de dahil olmak üzere yeni bir vergi indiriminin gerekmediğini ifade ettiler.

Küresel kriz ardından hükümetin başvurduğu KDV, ÖTV ve tapu harcı indirimlerinin toplam maliyeti 2.7 milyar lira olarak belirlenmişti. Bu indirimlerin 600 milyon liralık bölümünü motorlu taşıtlardan alınan ÖTV'nin indirilmesi, 240 milyon liralık bölümünü ise hisse senedi gelirlerinde yerli yatırımcılara uygulanan stopajın sıfırlanması oluşturuyor.

Kahve fiyatları 7 ayın zirvesinde

Mali kriz, günün en büyük keyiflerinden birisi niteliğindeki dışarıda kahve alışkanlığını da olumsuz yönde etkilerken, insanların kafelerden evlerine yönelmesi talebin eksilmeden sürmesine neden oluyor.

Kahve üretiminin son dönemde zayıflamasının da katkısıyla kahve fiyatları son yedi ayın en yüksek düzeyine ulaştı. New York Emtia Borsası'nda Robusta cinsi kahvenin fiyatı Aralık ayında gördüğü en düşük düzeye göre yüzde 22 artışla 1.28 dolara çıktı. Daha yüksek kalitedeki Kolombiya kahvesinin fiyatı da yağışların ürünü olumsuz etkilemesiyle son 12 yılın en yüksek düzeyi olan 2.2 dolara çıktı.

İtalya'ın en büyük kahve şirketi Illy'nin CEO'su Andrea Illy, "Fiyatlardaki aşırı yükseliş sektörü zor duruma sokabilir, fiyatlar patlayabilir" dedi.

Diğer yandan, kahve fiyatlarından ayrı olarak şeker fiyatlarında da sert yükseliş gözlendi. Dünyanın en büyük tüketicisi Hindistan'ın üretim açığını kapatmak üzere ithalata yöneleceğini açıklamasıyla şeker fiyatları New York ve Londra'da üç yılın zirvesine çıktı. Londra'da beyaz şekerin ton fiyatı Aralık ayı fiyatına göre yüzde 52 artışla 450 dolara tırmandı.

Uluslararası Şeker Örgütü, 2009-2010 yılında şeker piyasasında açığın artması yanında fiyatların yükselmesini öngörüyor.

OECD ve Trichet'den 'krizde dipten dönülüyor' mesajı

Vergi indirimleri ve ekonomiyi canlandırma paketleri dünyanın önde gelen ekonomilerinde durgunluğun aşılması ve canlanmanın başlaması yönünde sinyalleri güçlendirdi.

Avrupa Merkez Bankası Başkanı Jean-Claude Trichet, küresel durgunluğun dip noktasına vurduğuna işaret ederek, canlanma yönünde sinyaller alındığını söyledi. Trichet, piyasalarda ve tüketici güveninde krizin derinleştiği 2008 Eylül ayı ortasına göre ciddi oranda iyileşme gözlendiğine dikkat çekerek, "Bunlara karşılık temkinli davranmayı elden bırakmamalıyız, hala dalgalı bir denizde yol alıyoruz" dedi.

Diğer yandan, aralarında Türkiye'nin de bulunduğu 30 sanayileşmiş ülkeyi barındıran Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü OECD, öncü göstergelerin ekonomide canlanmaya işaret ettiğini açıkladı.

Almanya, İtalya, Fransa ve örgüt genelinde göstergelerin dipten dönmeye başladığını kaydeden OECD, ABD'de ise zayıflamanın hız kesmekle birlikte sürdüğünü kaydetti. OECD, İngiltere ve Çin'de de büyüme işaretlerinin güçlendiğini belirterek yıl sonu itibariyla toparlanmanın başlayacağı tahmininde bulundu.

Türkiye IMF ile stand-by'dan yana

Türkiye, Uluslararası Para Fonu ile yeni bir anlaşma yolunda görüşmelerini sürdürürken, piyasaların beklediği gibi 30 milyar dolar civarında bir kaynağın hangi yöntemle alınacağı da önem kazandı.

Türkiye'nin şimdiye kadar tercih ettiği stand-by düzenlemesi öne çıkarken, stand-by'a alternatif olarak IMF tarafından geliştirilen esnek kredi hattı daha yüksek maliyetler gerektiriyor.

IMF analistlerine göre, Türkiye gibi kotasının üç katı ve üzerinde borcu olan ülkeler için esnek kredi hattı gerek vade gerekse faiz yönünden yüksek maliyet yaratıyor. Türkiye'nin esnek kredi hattını seçmesi halinde yüzde 2.3'lük faiz oranı 3.9'a çıkarken, ülke kotasının 10 katını çeken ülkeler bu maliyetle ayrıca yüzde 0.5 sabit ek faiz ödeyecek.

Küresel kriz sürecinde IMF kaynaklarına olan talebin artmasıyla Fon tarafından yenilenen stand-by düzenlemesi de ülkelere geçmişe oranla daha iyi fırsatlar sunuyor. Geçmişte anlaşma yapan ülkeler kredinin dörtte birden fazlasını ilk dönemde alamazken, Ağustos'tan itibaren devreye girecek düzenlemelerle Fon'la anlaşan ülkeler kredinin yarısına yakın tutarı bir yıl içinde alabilecek.

Bir diğer deyişle, Türkiye 30 milyar dolarlık fon için anlaşması halinde bunun yarısı olan 15 milyar dolarlık bölümü derhal kullanıma açılacak. Yeni stand-by düzenlemelerinin eskiden olduğu gibi yapısal kriterler içermeyeceği ancak finansman dengesi yönünden mali hedefler taşıyabileceği öngörülüyor.

Çin canlanma sinyalleri veriyor

Dünya ekonomisinin itici gücü niteliğindeki Çin, küresel krizin etkilerini en hızlı atlatan ülke olmaya aday durumda. Çin hükümetinin 585 milyar dolarlık altyapı yatırımı ve vergi indirimlerini kapsayan canlanma planı, tahminlerden önce toparlanma yaşanacağına işaret ediyor. Çin Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Su Ning, "Ekonomide canlanma işaretleri gözleniyor. Yakın gelecekte sürdürülebilir büyümeye geçilecek" dedi.

Çin, 1997-98 dönemindeki Asya Krizi'nde de kapsamlı canlanma paketi uygulamaya koymuş, o dönemde kentlerde konut yapımı amacıyla arazilerin özelleştirilmesi yoluna gidilmiş, ticareti canlandırmak üzere Dünya Ticaret Örgütü'ne üyelik çabaları yoğunlaştırılmıştı. Hükümetin açıkladığı son canlanma planı ise kısa vadede altyapı yatırımlarına hız verilmesini kapsarken, önceki dönemde olduğu gibi özelleştirmenin hızlanmasını öngörmüyor.

Ekonomistler, yapısal reformların zayıf kaldığı savunurken, bu çerçevede tarım sektörüne verilen ağırlığın yerini hizmetler sektörüne bırakması gerektiği görüşündeler.

Diğer yandan, Nisan ayında enflasyondaki gerileme sürdü. Son üç ayda gıda ve enerji fiyatlarındaki düşüşün etkisiyle enflasyon Nisan'da yüzde 1.5 geriledi. Ekonomistler, bunu doğal olarak karşılarken, enflasyonun yılın son çeyreğinde artacağını öngörüyorlar.

Çin hükümeti, yılsonu için yüzde 8 büyüme hedeflerken, Dünya Bankası ülke ekonomisinin yüzde 6.5 büyüyeceğini öngörüyor.

11 Mayıs 2009 Pazartesi

Kurumlar Vergisi'nde rekortmen Turkcell

Türkiye'nin Kurumlar Vergisi verilerine telekom şirketleri ve bankalar damgasını vurdu. En fazla Kurumlar Vergisi tahakkuk ettirilen 10 mükelleften 7'si banka, ikisi telekom şirketi oldu. Türkiye'nin kurumlar vergisi şampiyonu 675 milyon 780 bin lira ile Turkcell oldu. Turkcell’i 641 milyon 575 milyon lira ile Türk Telekom, 598 milyon 317 bin lira ile Ziraat Bankası izledi. Sıralamada Türkiye İş Bankası dördüncü, Garanti Bankası beşinci, Merkez Bankası altıncı, Akbank yedinci, Halkbank sekizinci, Türkiye Petrolleri dokuzuncu olurken Vakıfbank 10. sırada yer aldı. İlk 10 mükellef arasında 5 kamu şirketi yer alırken, 100 şirketlik listenin tamamında en ağırlıklı sektör bankacılık oldu. 2008 yılında Kurumlar Vergisi mükelleflerinin sayısı yüzde 3.25 artışla 559 bin 914'e çıkarken, bu mükellefler için matrah tutarı yüzde 5.11 artışla 85 milyar liraya, tahakkuk tutarı ise yüzde 3.7 artışla 16 milyar 978 milyon liraya ulaştı. Beyanda bulunan mükellef başına ortalama kurumlar vergisi 30 bin 323 lira olarak gerçekleşti. Diğer yandan, en büyük vergi mükelleflerinin işlemlerinin yapıldığı Büyük Mükellefler Vergi Dairesi'nde mükellef sayısı yüzde 71 artışla 853 olurken, verecekleri vergi ise yüzde 0.79 azalarak 5 milyar 71 milyon lira oldu. Türkiye'nin ilk 100 mükellefi içinde İstanbul'dan 62, Ankara'dan 20 mükellef yer aldı.