30 Mayıs 2009 Cumartesi

Opel'in kurtarıcısı belli oldu: Magna

İflasın eşiğine gelen Amerikan otomotiv devi General Motors'un Avrupa'daki iştiraki Opel'in geleceği netleşiyor. Alman hükümetinin moderatörlüğünde gerçekleştirilen görüşmelerde İtalyan şirketi Fiat'ın çekilmesi ardından Opel'in Kanada-Avusturya sermayeli Magna tarafından satın alınması için anlaşmaya varıldı.

Berlinde sabahın ilk saatlerine kadar süren görüşmeler sonrasında alınan karar çerçevesinde Alman hükümetinin Opel'e ilk aşamada 1.5 milyar euro kredi desteği vermesi kararlaştırıldı. Magna ile Opel arasında yapılan anlaşma, General Motors'un ABD'de pazartesi günü iflas kararını açıklaması halinde Opel'i bu karardan koruyacak.

Magna, Opel'e 500 milyon euro yatırım yapmayı kararlaştırırken, 25 bin kişinin çalıştığı Opel fabrikalarında yaklaşık 2 bin 500 kişinin işine son verilmesi bekleniyor. Opel'in, Almanya dışında İngiltere, İspanya, Belçika ve Polonya'da fabrikaları bulunuyor.

Magna'nın yatırımlarına destek veren şirketlerin başında Rus devlet bankası Sberbank ve Rus milyarder Oleg Deripaska'nın kamyon üreten fabrikası Gaz da bulunuyor. Magna liderliğindeki ortak girişim grubu Opel'in Rus pazarında büyümesine de özel önem veriyor.

29 Mayıs 2009 Cuma

Fransız modası da krizden payını aldı

Fransız modasının en saygın isimlerinden Christian Lacroix de küresel mali krizden payını aldı. Barok tasarımlarıyla 1980'lerde büyük başarı sağlayan Lacroix, borç verenlerin taleplerinden korunmak amacıyla iflas korunması için mahkemeye başvrudu.

2005 yılında Fransız lüks giyim devi Louis Vouitton tarafından Amerikan sermayeli Falic Grubu'na satılan Lacroix, kriz sürecinde ana şirketin yeni ortak arayışlarının sonuçsuz kalması sonucu borçlarını ödemekte zorlandığını açıkladı.

1987 yılında Louis Vuitton'dan ayrılan modacı Christian Lacroix'ın adını taşıyan şirket, 2008 yılında 10 milyon euro zarar ederken, şirketin cirosu da 30 milyon euroya gerilemişti. Lüks tüketime olan talebin azalmasının etkisiyle satışları yüzde 30 azalan modaevi, özellikle ABD'de büyüme planlarının olumsuz etkilenmesi nedeniyle küçülmek zorunda kaldı.

Bünyesinde 125 kişiyi çalıştıran şirket Paris'teki merkezi ve kentin en pahalı semti Fauborg'daki mağazalarını kapatmazken, şirket CEO'su Nicolas Toipol iflas korumasından en kısa vadede çıkacaklarına inandığını söyledi.

28 Mayıs 2009 Perşembe

Mali genişleme endişe yaratıyor!

Uluslararası Para Fonu Eski Başkanı Anne Krueger, Türkiye’nin mali disiplin ve yapısal reformlardan taviz vermemesi gerektiğini belirterek, “Mali politikaların genişletilmesinden endişeliyim” dedi. Forum İstanbul’da Habertürk'e konuşan Krueger, “Türkiye’nin bütçe harcamalarını artırmasının riskli olacağını düşünüyorum” dedi. Türkiye’nin mali genişlemeyi Uluslararası Para Fonu destekli bir programla dahi gerçekleştirebileceğinden emin olmadığını söyleyen Krueger, “Eğer borç verenler, Türkiye’nin mali genişlemeye hız vereceğini düşünürlerse, bu tamamıyla ters bir etki yaratabilir” dedi. Türkiye’nin Uluslararası Para Fonu ile yaptığı görüşmelere de değinen Krueger, “Anlaşma imzalanması tamamıyla Türkiye’ye bağlı. IMF farklı ülkelere, farklı şekilde davranır. Çünkü ülkelerin mali durumu birbirinden ciddi farklılıklar gösteriyor. Örneğin Şili, sürekli fazla veren bir bütçeye sahip o yüzden durumu daha farklı” dedi. Reel faizin uzun vadede daha da düşmesi gerektiğine işaret eden Krueger, “Ortaya güvenilir bir eylem planı konulmalı. Bu eylem planı çerçevesinde yüksek kamu borçlarının azaltılması gerekiyor” dedi. Genellikle hazırlanan politikaların kısa vadeli olduğuna dikkat çeken Krueger, “Türkiye’nin planı uzun vadeli olmalı, uzun vadede yapısal reformlar hız kesmeden devam ettirilmeli” dedi. Krueger, Türkiye’de yeni bankacılık lisansı verilmesi olasılığına yönelik bir soruyu da, “Bilmiyorum, fikrim yok” şeklinde yanıtladı. ÜÇÜNCÜ ÇEYREK BEKLENMELİ Dünya ekonomisinin krizden çıkışı için üçüncü çeyreğin beklenmesi gerektiğini belirten Krueger, “ABD gayrimenkul piyasası dibe vurmak üzere. Fiyatlar dip düzeyini görmeden yakın gelecekte neler olacağını kestirmek güç” dedi. Ekonomik krizin yakın gelecekte nasıl seyredeceğini söylemenin imkânsız olduğunu ifade eden IMF eski Başkan Yardımcısı Krueger, gelişen ülkeler arasındaki coğrafi ayrışmanın bu ülkelerin krize yönelik farklı tepkiler vermesine neden olduğunu kaydetti. “Hindistan krizden fazla etkilenmezken, Çin beklediklerinden daha yüksek bir büyüme hızına sahip olduğu için bunu düşürmeye çalışıyor” diyen Krueger, küresel krizin temelinde düşük faizin yarattığı dengesizliklerin belirleyici olduğunu ifade etti. Faiz farklarının bazı ülkelerin diğerlerinin tasarruflarını emmesine neden olduğuna işaret eden Krueger, “Krizden çıkış pek çok için ihracatla mümkün olmayacak” dedi.

Tasarruf azlığı ciddi sorun, finansallaşmaya dikkat

Türkiye ekonomisinin 2001'de yaşadığı mali krizin aşılmasında etkin rol oynayan Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Eski Başkanı Kemal Derviş, Türkiye ve küresel krize yönelik çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Forum İstanbul'da konuşan Brookings Enstitüsü Başkan Yardımcısı Kemal Derviş, cari açığı yüksek olan ülkelerin krizden daha fazla etkilendiğini söyledi. "Türkiye bazı ülkelerdeki kadar olmasa bile, 2004'ten sonra cari açığı artırarak büyüdü. Bugünkü aşırı daralmanın büyüklüğü de buna bağlı" diyen Derviş, krizden çıkış aşamasında ihracatın belirleyici olacağını söylemenin güç olduğunu kaydetti.

Kemal Derviş, Türk ekonomisindeki en büyük sorunun iç tasarruflardaki yetersizlik olduğuna çekerek, halen yüzde 16 düzeyindeki tasarruf oranının yüzde 27'ye çıkması gerektiğini söyledi. Derviş, büyümede de yüzde 7'nin yakalanması gerektiğini vurgulayarak, "Türkiye'nin işsizliği halletmesi için, gençlere iş yaratabilmesi için yüzde 7-8 büyümesi gerekiyor. Biz yüzde 3-4'e razı olamayız. Almanya yüzde 3-2 büyüse sorun olmaz ama biz yüzde 7-8'i tutturmalıyız. Ama şimdi mucize yok" dedi.

Kısa vadede mali genişlemenin anlamlı olduğunu kaydeden Kemal Derviş, ancak mali disiplinden vazgeçilmemesi uyarısında bulundu. Derviş, "Kısa vadeli talebi desteklemek anlamlı ama uzun vadede sağlıklı mali dengeleri gözetmek ve amaçlamak gerekiyor. Ancak, ölçü kaçırılmamalı, uzun dönemli önlemler hazırlanmalı ve mesajı düzgün olarak vermeliyiz" dedi.

FİNANSALLAŞMA KRİZİ GETİRDİ

Finans sektöründeki denetimsizlik ve küresel ekonomideki dengesizliklerin krizde bir araya geldiğini hatırlatan UNDP Eski Başkanı Kemal Derviş, bankacılık sistemini de eleştirdi.

"Bankacılık ve finans sektörünün kısa vadeli aşırı kar beklentisi ekonomik krizin derinlemesine neden oldu" diyen Derviş, roket bilimci olarak nitelendirilen finans uzmanlarını da eleştirdi. "Risk modellerinde sadece rakamlara bakıldı, sosyal durum unutuldu, düzenlemeler sadece matematikle yapılamaz."

Toparlanma zaman alacak, kartlara dikkat!

Küresel mali krizin yarattığı durgunluk, Türk ekonomisini de artan işsizlik ve yavaşlama ile karşı karşıya bırakırken, Merkez Bankası ekonominin toparlanmasının zaman alacağını öngördü.

Merkez Bankası yılda iki defa yayınladığı Finansal İstikrar Raporu'nun ilkinde, ekonomik göstergelerdeki iyileşmeye rağmen dünya genelinde büyümenin zaman alacağını açıkladı. Küresel risk algılamalarındaki iyileşme ve yurtiçindeki faiz indiriminin kredilerde sınırlı bir toparlanma yarattığı kaydedilen raporda, enflasyon ve cari açıktaki gerileme eğiliminin süreceği vurgulandı.

Raporda, ekonominin yavaşlaması ve artan işsizliğe bağlı olarak, gelecek dönemde hanehalkının borçlarını geri ödemekte zorluklar yaşayabileceğini öngören Merkez Bankası, "Kartların yoğun kullanımı ve faizlerin tüketici kredilerine göre yüksekliği hanehalkının kırılganlığını artırıyor" dedi.

Halen yüzde 4.5 olan tahsili geçmiş alacakların yakın gelecekte artacağını kaydeden Merkez Bankası, bankacılık sektörünün bu artışı karşılaşabilecek düzeyde olduğunu vurguladı.

Mali politikalardaki genişmeden beklenen verimin aılınabilmesi için orta vadede disiplinin elden bırakılmaması gerektiğini vurgulanan raporda, mali disiplinden taviz verilmeyeceğinin güçlü şekilde altının çizilmesi gerektiği ifade edildi.

27 Mayıs 2009 Çarşamba

Petrolde yükseliş hız kesmiyor

Küresel mali krizde en kötü günlerin geride kaldığına yönelik işaretler, ham petrol fiyatlarında da artışa neden oluyor. Krizin derinleştiği Aralık ayında talep daralmasının etkisiyle 33 dolara kadar inen ham petrol fiyatları Londra Vadeli İşlemler Piyasası'nda 62 doları geçti.

Ekonomistler, dünya petrol üretiminin yüzde 40'ını gerçekleştiren Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü OPEC'in zirve toplantısından çıkacak kararlarla yükselişin sürebileceği görüşündeler.

Yarın yapılacak zirve toplantısında üretim kotalarının azaltılması beklenmezken, Suudi Arabistan Petrol Bakanı Ali el Naimi ham petrol fiyatlarının yılın üçüncü çeyreğinde 75 doları bulabileceğini öngördü.

Uluslararası Enerji Ajansı Başekonomisti Fatih Birol, petrol sektörüne yapılan yatırımın yüzde 21 azalarak 100 milyar dolara indiğini hatırlatarak, bunun üretimin kısılmasına neden olabileceğini ve gelecek 5 yılda fiyat artışının süreceğini öngördü.

Ham petrol fiyatları geçen yıl Temmuz ayında 147 dolarla tüm zamanların en yüksek düzeyini görmüştü.

ABD'de yeni durgunluk tehdidi artıyor

Küresel krizle oluşan durgunluğu aşmak üzere şimdiye kadar 2 trilyon dolarlık önlem paketi açıklayan ABD'de yeni durgunluk riski artıyor. Ekonomistler, birkaç yıl zayıf büyüme ve yüksek işsizliğin hükümetin aldığı önlemlerin etkisinin sona ermesiyle yeniden durgunluk yaşanacağı tahmininde bulunuyorlar.

Merill Lynch Başekonomisti Jeffry Rosenberg, 2010'dan itibaren düşük oranlı büyüme başlaması halinde bile küçük işletmelerdeki daralmanın sürebileceğini öngördü. Büyümenin gelecek üç yılda yüzde 0.5 ile 1.5 arasında kalacağını öngören Rosenberg, ''hükümet teşviklerini bir kenara bırakırsanız, özel sektörün yaratabileceği büyüme durgunluk gibi gelebilir" dedi.

ABD yönetimi gelecek yıl yüzde 3.2, 2012'de ise yüzde 4.6 büyüme öngörüyor.

Diğer yandan, ABD Merkez Bankası'nın ekonomiyi canlandırmak üzere uyguladığı sıfıra yakın faiz politikasına uzun yıllar devam edebileceği öngörüldü. Bankanın San Fransisco Şubesi Başekonomisti Glenn RudeBusch, kredi piyasasının canlanması için faiz politikasının uzun yıllar sürdürülmesini gerektiğini kaydetti.

Wall Street'te 1987'de yaşanan Kara Pazartesi'yi öngören ünlü yatırımcı Marc Faber de, düşük faizler nedeniyle ABD'de kamu dengesinin bozulacağını söyledi. Faber, ABD ekonomisinin Güney Afrika ülkesi Zimbabwe gibi hiper enflasyon sürecine gireceğini öngördü. Zimbabve'de enflasyon Temmuz'da yüzde 231 milyona yükselmişti.

Japonya'da sürpriz ticaret fazlası

Küresel krizle beraber ihracatta düşüş yaşayan dünyanın ikinci büyük ekonomisi Japonya'da Nisan ayında ticaret fazlası 722.7 milyar dolara çıkarak sürpriz yaptı. Nisan ayında ihracat yüzde 39.1 gerilerken, ihracat Mart ayında yüzde 45.5 düşüş göstermişti.

İhracattaki bu iyileşmede, özellikle otomotiv ve elektronik eşyada satışların canlanmaya başlaması etkili oldu.

Kriz nedeniyle özellikle Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa ülkelerinde Japon otomobilleri ve elektronik cihazlarına talep düşmüştü.

Japonya Merkez Bankası da, yılın son çeyreğinde ekonominin toparlanmaya başlayacağını belirtirken, ihracatın olumlu sinyal vermesi krizi derinden hisseden ülke ekonomisi için olumlu şekilde değerlendirildi.

Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu, tüketim harcaması ve yeni yatırımların bir süre daha zayıf kalacağı öngörülen ülkede ekonominin yüzde 6 daralacağını öngörmüştü. Yılın son çeyreğinde Japon ekonomisi yüzde 15.2 daralmıştı.

26 Mayıs 2009 Salı

Türk bankaları karlılıkta parlıyor

Mali krizin aktifleri hızla eritmesiyle Avrupa ve Amerika'nın önde gelen bankaları ilk çeyrekte zarar açıklarken, Türk bankaları yılın ilk çeyreğini yüksek performansla kapattı. İstanbul Borsası'nda işlem gören 17 bankanın net karı önceki döneme göre yüzde 23 artarak 3.6 milyar liraya ulaştı.

Bankalar Birliği Genel Sekreteri Ekrem Keskin, kamu bankalarında yüzde 18.7, özel bankalarda yüzde 12.4 oranında karlılık gözlendiğini belirtirken, yabancı bankaların karlılığının yüzde 9.3 olduğunu kaydetti.

Diğer yandan, borsada son üç aylık dönemde yüzde 50'ye varan yükseliş, bankacılık sektörü hisselerine de olumlu yansıdı. İstanbul Borsası'nda toplam piyasa değeri 43 milyar dolar artarak 109 milyar dolara çıkarken,  Borsa'nın en değerli şirketi 13 milyar dolar ile Akbank oldu. Akbank'ı Turkcell, Türk Telekom ve Garanti Bankası izledi.

İstanbul Borsası'nda toplam piyasa değerinin yüzde 30'luk bölümünü ise Akbank, Turkcell, Türk Telekom ve Garanti Bankası oluşturdu.

Garanti Bankası'nın piyasa değeri yüzde 124'luk artışla 10.6 milyar dolar olurken, İş Bankası'nın değeri yüzde 89 artarak 9.4 milyar dolar, Yapı Kredi'nin değeri yüzde 71 artışla 6.7 milyar dolar ve Finansbank'ın değeri ise yüzde 27 artışla 5 milyar dolara çıktı. Hisseleri borsada işlem gören Halkbank'ın piyasa değeri de yüzde 113 artışla 5 milyar dolara yükseldi.

Almanya'dan ilk çeyrekte rekor daralma

Küresel mali kriz, Avrupa'nın en büyük ekonomisine sahip Almanya'yı da kötü vurdu. Alman İstatistik Enstitüsü, yılın ilk çeyreğinde ekonominin yüzde 3.8 daraldığını açıkladı. Bu rakam, verilerin dönemsel olarak açıklanmaya başladığı 1970'ten bu yana en ciddi daralmayı ifade ediyor.

II. Dünya Savaşı'ndan bu yana yaşanan en büyük küresel durgunluk karşısında, Almanya'nın ihracatı önceki döneme göre yüzde 9.7 gerilerken, şirket yatırımları yüzde 7.9 azaldı.

Almanya'da Angela Merkel liderliğindeki hükümet krizle mücadele için şimdiye kadar 82 milyar euro tutarında canlanma planı açıklarken, Avrupa Merkez Bankası da faiz oranlarını yüzde 1'de tutarak kredi piyasalarının canlanmasına destek vermeye çalışıyor.

Önlemlerin yarattığı etkiyle ekonomide olumlu sinyaller de gözleniyor. Almanya'da yatırımcı güvenini gösteren IFO Endeksi Mayıs ayında 84.2'ye çıkarak beklentilerin iyileşmeye başladığını ortaya koydu.

Ekonomistler, Alman ekonomisinin yılın son çeyreğinden itibaren durgunluğun etkilerini sileceğini öngörürken, toparlanmanın gelecek yıl olacağı görüşündeler. Alman hükümeti, bu yıl ekonomide yüzde 6 oranında daralma bekliyor.

IMF'den Afrika ülkelerine 10 milyar dolar

Mali krizin Afrika ekonomilerindeki bozulmayı hızlandırması ardından, Uluslararası Para Fonu Sahra altı Afrika ülkelerine yardım vermeyi kararlaştırdı. IMF Başkanı Dominique Strauss-Kahn, 10 milyar dolar tutarındaki krediyle ülkelerin mali dengelerinin iyileştirilmesine çalışılacağını söyledi.

Kongo'nun başkenti Kinsaşa'da açıklamalarda bulunan IMF Başkanı Strauss-Kahn, bu miktarın ülkelerin döviz rezervlerini iyileştirerek, para birimlerindeki aşırı dalgalanmanın önüne geçilmesini sağlayacağını kaydetti.

Kahn, bölge ekonomilerindeki bozulmanın sürdüğüne işaret ederek, "Kriz nedeniyle ülkelerin milli gelirinin yarısı yok olmuş durumda. Yakın gelecekte durumun düzeleceğini söylemek güç" dedi.

IMF kredisinin Afrika ülkelerinde kullanılması için bölge ülkelerinin parlamentolarında onay verilmesi gerekiyor.

Küresel krizin yarattığı talep daralması nedeniyle, Afrika'nın önemli ihraç maddeleri niteliğindeki pamuk, bakır, petrol gibi emtia ürünlerine ilgi düşmüş, bu ürünlerin fiyatlarında yüzde 50'yi aşan oranda gerileme yaşanmıştı.

Hef, Playboy'u satışa çıkardı

Kurulduğu 1953 yılından bu yana aralarında Marilyn Monroe, Cindy Crawford gibi sayısız güzeli sayfalarına taşıyarak üne kavuşturan ünlü erkek dergisi Playboy, ekonomik krizden ağır hasar gördü.

Kriz nedeniyle zarar üstüne zarar açıklayan şirket, kurucusu Hugh Hefner tarafından 300 milyon dolara satışa çıkarıldı. Halen hisselerinin piyasa değeri 100 milyon dolar düzeyinde bulunan şirketin satışının başarılı olup olmayacağı ise merak konusu.

Geçen yıl çalışan sayısını yüzde 14 azaltan, cirosu yüzde 20 gerileyen Playboy'un satışı, 83 yaşındaki Heffner'in görkemli yaşantısına devam etmesine yardımcı olacak.

Halen şirkette yüzde 70'le en büyük paya sahip kişi olan Hefner, günlerini malikanesinde 3 kız arkadaşıyla partiler vererek geçiriyor, yaşamını reality şov programıyla izleyenlerle paylaşıyor.

Önceki yıl 4.2 milyon dolar kar eden şirket, yılın ilk çeyreğinde 13.7 milyon dolar zarar etmişti. Şirkette 20 yıldan bu yana görev yapan kurucu Hefner'ın kızı Christie Hefner, Ocak'ta Playboy'daki CEO'luk görevini bırakmıştı.

25 Mayıs 2009 Pazartesi

İngiltere'de harcama skandalı dinmiyor

İngiltere'de kabine ve Avam Kamarası üyelerinin devlete ödettirdikleri masraflarla ilgili skandal büyüyerek sürerken, bugün de 9 kabine üyesinin şahsi vergi beyannamelerini doldurtmak üzere tuttukları muhasebecilerin ücretlerini bile devlete ödettikleri öne sürüldü.

Aralarında Maliye Bakanı Alistair Darling'in de bulunduğu 9 bakanın son iki yılda vergi mükelleflerinin cebinden 11 bin sterlin ödeterek muhasebe masraflarını devlete yüklediği iddia edildi. Skandalı ortaya çıkaran Daily Telegraph gazetesi, vergi mükelleflerine tanınmayan bir hakkın kabine üyelerince kullanılmasının anlaşılmaz olduğunu belirtti.

Vergi beyannamesi doldurmak üzere çalıştırdıkları muhasebecilerin masrafını devlete ödeten diğer kabine üyeleri arasında İçişleri Bakanı Jacqui Smith ve Dışişleri Bakanı David Miliband de yer alıyor.

Diğer yandan, İngiltere Başbakanı Gordon Brown, kamuoyunda parlamentoya olan güveni tazelemek amacıyla harcama denetimlerinin sıkılaştırılacağını açıkladı. Brown, parlamenterlerin yaptığı harcamalarına yönelik faturaların tamamına beyan zorunluluğu getirileceğini söyledi.

Dünya Bankası'ndan insani kriz uyarısı

Mali krizin yarattığı işsizlik toplumsal riskleri günden güne artırıyor. Dünya Bankası Başkanı Robert Zoellick, küresel mali krizden çıkışın yavaş gerçekleşeceğini belirtirken, artan işsizliğin toplumsal kriz riski yaratacağını söyledi.

Dünya Bankası Başkanı Zoellick, El Pais'e verdiği mülakatta, "Her şey büyük bir finans krizi olarak başladı, büyük bir ekonomik krize dönüştü ve şimdi de büyük bir işsizlik krizi haline geliyor; eğer önlem almazsak büyük bir insani ve toplumsal kriz riski var" dedi. 

Zoellick, ABD finans sistemi ve Meksika ve Brezilya gibi gelişmekte olan piyasalarda kırılganlığın ise sürdüğünü söyledi. Zoellick, "Temizlenmesi gerekenlerin başında finans sistemi geliyor. ABD doğru yönde adım attı ama hala tüketici finansmanı, kredi kartları ve emlak sektöründe ciddi sorunu olan bankalar var" dedi.

Popülist ve korumacı politikaların öne çıkabileceği uyarısında bulunan Dünya Bankası Başkanı Zoellick, durumun krizin başladığı döneme göre biraz daha iyi olduğunu söyledi.