23 Ekim 2010 Cumartesi

Doğan Holding, Petrol Ofisi hisselerini OMV'ye sattı

Petrol Ofisi'ndeki yüzde 54.17'lik hissesini OMV'ye satış için pazarlıklara başladığını Perşembe günü duyuran Doğan Holding, Cuma günü geç saatlerde satış konusunda anlaşmaya varıldığını duyurdu. Holding'den İMKB'ye yapılan açıklamada, yüzde 54.17'lik hisse için 1 milyar euro fiyat (Yaklaşık 1.4 milyar dolar) belirlendiği belirtildi. Satışın gerekli yasal izinlerin alınmasının ardından tamamlanacağı belirtilirken, Avusturyalı OMV şirketinin Viyana Borsası'na açıklamasında işlemin üç aylık sürede tamamlanmasının beklendiği vurgulandı. Doğan Holding'den yapılan açıklamada satış öncesinde Petrol Ofisi'nin hissedarlarına en az 489.2 milyon dolarlık kâr payı dağıtılmasının kararlaştırıldığı belirtildi. Doğan Grubu, kâr dağıtımından 265 milyon dolar daha gelir elde edeceği için satış yüzde 54.17'lik hissenin toplam değeri 1 milyar 665 milyon dolara denk edecek. Açıklama şöyle: Yönetim Kurulumuz bugün yapmış olduğu toplantısında ve mutabık kalınan esaslar dahilinde gerekli yasal izinlerin alınması belirlenen koşulların ("kapanış koşulları") sağlanması, hisse devri için gerekli her türlü koşulun sağlandığı hususunda "alıcı" ve "satıcı" tarafların müştereken mutabık kalması ile Petrol Ofisi A.Ş.'de tüm pay sahiplerine en az 489.200.000,-USD tutarında kar dağıtımı yapılması şartlarıyla, Şirketimizin Petrol Ofisi A.Ş. sermayesinde sahip olduğu ve Petrol Ofisi A.Ş. sermayesinin %54,17'sine karşılık gelen, beheri 1,-TL nominal değerli 312.665.848 adet (%54,14) A Grubu Nama/Hamiline paylar ile birlikte Petrol Ofisi A.Ş. sermayesinin %0,03'ünü temsil eden ve aşağıda belirtilen nitelikteki payların taraflar arasında mutabık kalınan 1 milyar Avro bedel üzerinden OMV Aktiengesellschaft (OMV)'a devri işlemlerine başlanılmasına karar vermiştir. Hisse devir bedeli "kapanış koşulları"nın sağlanmasını takiben nakden ve peşin olarak ödenecektir.Sözkonusu bedelin yarısı Avro, yarısı ABD Doları cinsinden tahsil edilecektir. ABD Doları cinsinden tahsil edilecek kısım için kur EUR/USD=1,39 TL olarak sabitlenmiştir. Şirketimiz ve OMV, Petrol Ofisi A.Ş.'de mümkün olan en kısa sürede ve her halükarda "kapanış"tan önce olağanüstü bir genel kurul toplantısı yapılması ve söz konusu genel kurul toplantısı gündeminde, diğer hususların yanında, tüm pay sahiplerine en az 489.200.000,-USD tutarında kar dağıtımı yapılması hususunun da yer alması üzerinde mutabık kalmışlardır.

22 Ekim 2010 Cuma

Şimşek: Bankalar %17 sermaye yeterliliğine sahip

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, bankacılık sektörünün güçlü durumunun, Türkiye'yi küresel krizin olumsuz etkilerinden koruduğunu söyledi. Bloomberg HT'nin sorularını yanıtlayan Maliye Bakanı Şimşek, Basel 3 düzenlemelerinin 2018'den önce uygulamaya geçirilmesi halinde, Türk bankalarının kriterlerin üzerinde olduğunu söyledi. Şimşek, "Bu uygulansa Türk bankalarının sermaye yeterlilik oranı yüzde 17 olur. Bu arzulanan oranın iki katından fazla, Türkiye gerçekten iyi bir noktada" dedi. Bankacılık sektörünün karlarını yadsımak gibi bir eğilim olduğunu vurgulayan Bakan Şimşek, "Bankacılık ve özel sektörde kaynağın vade yapısının uzatılmasına destek veriyorum. İşin vergi boyutunda herhangi bir sorun görmüyorum" dedi. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, vergi ve prim borçlarının yeniden yapılandırılmasına yönelik düzenlemelerin tamamlandığını belirtti. "Türkiye'de dolaylı vergiler yüksek ama hiçbirini biz getirmedik" diyen Şimşek, CHP'nin tek oranlı gelir vergisi önerisini şöyle değerlendirdi: "Bu öneriyi CHP'nin yapmasına çok şaşırdım. İşin artan oranlı olması daha adil, tek oranlı verginin iyi çalışacağını sanmıyorum." İşsizlik gibi cari açığın da Türkiye'nin yapısal bir sorunu olduğunu belirten Maliye Bakanı Şimşek, cari açığın milli hasılaya oranının orta ve uzun vadedede yüzde 3'ün altına çekilebileceğini vurguladı. Şimşek, vergi cezalarında siyasi değerlendirmelerin söz konusu olmadığını da belirtti.

Geithner, G20 toplantılarını böldü

Kur savaşlarının ana gündemi oluşturduğu Güney Kore'de yapılan G20 Maliye Bakanları zirvesi, ABD Maliye Bakanı Tim Geithner'in sözleriyle ikiye bölündü. ABD Maliye Bakanı Tim Geithner, mevkidaşlarına gönderdiği mektupla G20 ülkelerinin döviz kurlarını kullanarak ticarette rekabet üstünlüğü sağlama çabasından uzak durması çağrısında bulundu. Geithner, bu çerçevede, ülkelerin cari fazlasının milli hasılaya oranının yüzde 4'le sınırlandırılmasını kaydetti. Geithner, yazdığı mektupta, herhangi bir ülke ismi vermezken; ekonomistler bakanın sözlerinin özellikle para biriminin değerlenmesine engel olan Çin'i hedeflediğine işaret ediyorlar. Çin, G20 toplantısı öncesinde döviz kurunun kısmen değerlenmesine olanak sağlayan düzenlemelerin adımlarını atmış, ancak kurdaki değerlenme yeterli sonucu vermekten uzak kalmıştı. Geithner, cari fazla konusunda Suudi Arabistan ve Rusya gibi bazı petrol ihracatçısı ülkeler konusunda istisna uygulanabileceğini de kaydetti. Gelişmekte olan ülkelerin değeri düşük olan para birimlerinin değerlenmesine izin vermesi gerektiğini ifade eden Geithner, para birimlerinin ülkelerin makro dengelerini yansıtması gerektiğini vurguladı. Geithner'in sözlerini değerlendiren bazı bakanlar, önlemlerin 11 Kasım'da yapılacak G20 liderler zirvesinde gündeme gelmesi muhtemel bir eylem planının parçası olarak değerlendirilebileceğini kaydettiler. Kanada ve Fransa, Geithner'in çıkışına destek verirken, Japonya ve Almanya'dan yetkililer açıklamalara sert tepki verdi. Japonya Maliye Bakanı Noda, rakamsal hedeflerin tutturulmasının güç olduğunu belirtirken, üst düzey bir Alman yetkili ticaret fazlasının Çin ile paralellik taşımadığını kaydetti.

21 Ekim 2010 Perşembe

TARP programının getirisi tahvil gelirini aştı

ABD hükümetinin Sorunlu Varlık Kurtarma Programı, TARP ile finansal kurumları kurtarması, vergi mükelleflerine, 30 yıllık Hazine tahvili satın alarak elde edecekleri getiriden daha yüksek getiri sağladı. Böylece ABD Sermaye Piyasası Kurul’u SEC’i önümüzdeki 20 yıl boyunca destekleyecek miktarda kaynak sağlandı. ABD hükümeti bankalara ve sigorta şirketlerine yaptığı 309 milyar dolar yatırımdan 25.2 milyar dolar sağlayarak, iki yıllık sürede yüzde 8.2 getiri elde etti.

20 Ekim 2010 Çarşamba

Economics of Seinfield

NBC televizyonunun 1990'larda yaptığı, Türkiye'de de CNBCe tarafından yayınlanmasıyla ciddi hayran kitlesine sahip olan "Seinfeld" televizyon dizisi ekonomistlere konu oldu. "Economics of Seinfeld" adlı internet sitesinde, popüler ekonomik konular Seinfield'in bölümlerinden seçilmiş kısa filmlerle anlatılıyor. Seinfeld'i hatırlamak isteyenlere güzel bir seçenek. Siteye ulaşmak için tıklayınız.

Bej Kitap, ekonomide 'tedricen toparlanma' diyor

ABD Merkez Bankası'nın parasal genişlemenin ikinci aşamasına hazırlık yaptığı şu aşamada, açıklanan Bej Kitap ülke ekonomisindeki toparlanmanın kademeli olarak devam ettiğine işaret etti. FED tarafından açıklanan Bej Kitap, Eylül ve Ekim'in ilk yarısında canlanmanın zayıf olmakla birlikte sürdüğüne dikkat çekti. ABD'nin bazı bölgelerinde canlılığın devam ettiğine işaret edilen raporda, ülkenin pekçok bölümünde kırılganlığın sürdüğü vurgulandı. Ülke genelinde gayrimenkul piyasasındaki zayıflamanın altı çizilen raporda, konut stoğunun artmasına karşılık satışların son derece az olduğu kaydedildi.

Turkcell Genel Kurulu ertelendi

Turkcell olağanüstü genel kurul toplantısı Sanayi Bakanlığı komiserinin gelmemesi nedeniyle iptal edildi. Toplantıda komiserin gelmemesi nedeniyle tutanak tutulduğunu ve toplantının iptal edildiğini söyledi. Turkcell'in bugün 1500'te başlaması planlanan olağanüstü genel kurul toplantısı yönetim kurulu üyelerinde değişiklik olacağı beklentisiyle yakından takip ediliyordu. Toplam yedi kişiden oluşan Turkcell yönetim kurulu, geçtiğimiz Nisan ayı sonunda üç yıl görev yapmak üzere seçilmişti. Yönetim kurulunda Çukurova Holding'den iki, Rus Alfa Grubu'ndan iki ve İskandinav telekom operatörü TeliaSonera'dan iki üye bulunurken, yönetim kurulu başkanı olan Colin J. Williams bağımsız olarak görev yapıyor. Turkcell'in ana hissedarları arasında uzun bir süredir karşılıklı dava süreçleri devam ediyor.

İngiltere'de dev memur indirimi

İngiltere'de açıklanan 80 milyar sterlinlik (125 milyar dolar) bütçe kesintileri kapsamında gelecek dört yılda 490,000 kişinin işten çıkarılacağı açıklandı. Maliye Bakanı George Osborne'un çıkarılacak çalışan sayısını ve diğer bütçe tedbirlerini açıklamasının ardından Sterlin dolar karşısında 1.5718 seviyesinden 1.5745'e yükseldi. İngiltere konusunda bir grup ekonomist kapsamlı bir girişime ihtiyaç duyulduğu görüşünü taşırken, bir diğer grup da bunun ülkeyi resesyona geri götüreceğine inanıyor.

İki ihale kazanan TPAO, Irak'ta büyüyecek

Türkiye Petrolleri, Irak'taki girişimlerini artırıyor. Irak'ın kuzeydoğusundaki Mansuriye doğalgaz sahası işletme ihalesini, Türkiye Petrolleri liderliğindeki ortak girişim grubu kazandı. Girişim grubunda Kuveyt Enerji ve Güney Kore enerji şirketi KOGAS yer alıyordu. 128 milyar metreküp doğalgaz rezervine sahip olan Mansuriye sahasının işletmesi 13 yıl boyunca ortak girişim grubu tarafından yapılacak. TPAO ve ortakları Mansuriye sahasına toplam 25 milyon dolarlık yatırım yapacak. Oluşturulan ortak girişim grubunda Türkiye Petrolleri'nin yüzde 50, Kuveyt Energy Company yüzde 30 ve Güney Koreli Korea Gas'ın yüzde 20 hissesi bulunuyor. Türkiye Petrolleri, Kuveyt Enerji ile oluşturduğu diğer girişim grubuyla ülkenin güneyindeki Siba doğalgaz sahasının işletmesini aldı. Siba konsorsiyumunda Türkiye Petrolleri'nin yüzde 40, Kuveyt Enerji'nin yüzde 60 payı var. Sina için verilen teklifte 1 varil petrole denk gelecek doğalgazın çıkarma ücreti 7,5 dolar olurken, Mansuriye için bu rakam 7 dolar olarak belirlendi.

Finansbank sermayesini artırıyor

Finansbank, sermayesini 1 milyar 650 milyon liradan 2 milyar 210 milyar liraya çıkartmayı kararlaştırdı. Finansbank sermaye artırımı için 547.1 milyon hisse satışı gerçekleştirecek.

19 Ekim 2010 Salı

Çin iki yıl aradan sonra faiz artırdı

Çin'de enflasyonun son 22 ayın en yüksek düzeyine çıkması ardından, Çin Merkez Bankası kısa vadeli faizleri sürpriz şekilde artırdı. Çin Merkez Bankası, 2007 yılından bu yana ilk defa yaptığı faiz artırımıyla gösterge niteliğindeki mevduat faizlerini yüzde 2.25'ten 2.50'ye, borç verme faizini ise yüzde 5.31'den 5.56 düzeyine yükseltti. Çin'de tüketici fiyatları canlanan iç talebin de etkisiyle Ağustos ayında yüzde 3.5 düzeyine çıkmıştı. Çin hükümeti, ekonominin aşırı ısınmasını frenlemek amacıyla konut kredisi faizlerine yeni düzenlemeler getirmişti. Ekonomistler, faiz artırımı yoluyla hükümetin yüksek enflasyon beklentilerinin önüne geçmeye çalıştığına işaret ediyorlar. Çin Merkez Bankası, son faiz artırımını 2007 yılı Aralık ayında yapmıştı. Çin Merkez Bankası, canlanma paketlerinin katkısıyla ısınan ülke ekonomisinde, konut sektörünün yarattığı risklerden endişe ediyorlar. Eylül sonu itibariyle Çin'in en büyük 70 kentinde konut fiyatları yıllık bazda yüzde 9 artarken, Çin'de kredi hacminin büyüklüğü 1.4 trilyon doları buluyor.

Eurostar'a rakip geliyor

Tamamlanması 10 yılı bulan Manş Tüneli aracılığıyla İngiltere ve Kıta Avrupası'nı birleştiren demiryolunda rekabet artıyor. Şimdiye kadar İngiliz ve Fransız ortak girişimi Eurostar aracılığıyla Londra-Paris-Brüksel seferlerinin yapılması ardından, Alman demiryolu şirketi Deutsche Bahn aynı tüneli kullanarak yeni seferler başlatacak. Deutsche Bahn, 2013'ten itibaren Londra, Frankfurt ve Amsterdam arasında sefer düzenleyecek. İlk aşamada günde üç defa yapılacak seferlerin daha sonra Brüksel, Köln ve Rotterdam'a uzatılması planlanıyor. Deutsche Bahn'ın seferlere başlaması için güvenlik testlerini geçerek onay alması gerekiyor. Alman demiryolu şirketinin girişimini değerlendiren Manş Tüneli'nin işletmecisi Eurotunnel yetkilileri, yeni şirket gelmesine karşılık tünelin halen yüzde 50 kapasiteyle kullanıldığını ifade etti. Sefer planı çerçevesinde Londra'dan kalkacak hızlı tren ilk olarak Brüksel'e gidecek. Orada trenin bir bölümü Rotterdam üzerinden Hollanda'nın başkenti Amsterdam'a, diğer bölümü ise Köln üzerinden Frankfurt'a gidecek. İki kıta arasında kullanılacak hızlı trenlerin saatteki hızı 320 kilometreye ulaşırken, bu seferlerin artması Avrupa kıtası genelinde havayolu-demiryolu rekabetini artıracak görünüyor.

Japon ekonomisi durma noktasına geldi

Ekonomisini canlandırmak üzere birbiri ardına önlem paketleri açıklayan Japonya'nın bu noktada başarılı olamadığı gözleniyor. Japonya'da hükümet, 20 ay aradan sonra ilk kez ülke ekonomisinin durma noktasına geldiğini açıkladı. Ekonomide canlanmanın geçici olarak durduğu ifadesine yer verilen Japonya hükümeti açıklamasında, para birimi yenin güçlenmesi devam ettikçe ekonomideki risklerin hızlanacağına işaret edildi. Japon hükümetinin son iki yılın en olumsuz açıklaması, kurdaki aşırı değerlenmeye dikkat çekiyor. Japonya Merkez Bankası bir ay önce 82.70 düzeyinden müdahele ederek, yenin değerini düşürmeye çalışmış, ancak yapılan işlemlere karşılık, kur iki hafta içinde aynı bu düzeye geri dönmüştü. Japonya Ekonomi Bakanı Banri Kaida da, hükümetin ekonomideki zayıflama riski üzerinde daha fazla dikkat göstermesi gerektiğini ifade ederken, hükümetin yeni teşvik paketleri gündeme getirebileceğini kaydetti. Diğer yandan, Japonya Merkez Bankası'nın eski yöneticilerinden Eiji Hirano, ekonomideki olumsuzlukların artmasıyla bankanın parasal genişleme dahil yeni önlemleri gündeme alabileceğini ifade etti. Japonya Merkez Bankası 5 Ekim'de yaptığı toplantıda, faizi düşürdüğü gibi 60 milyar dolarlık yeni tahvil alım programı başlatmıştı.

18 Ekim 2010 Pazartesi

Citigroup'un karı beklentileri aştı

Hisselerinin yüzde 12'si ABD Hükümeti'ne ait olan Amerikan finans grubu Citigroup'un üçüncü çeyrek karı, takipteki kredi stoğunun zayıflamasının katkısıyla yükseldi. Citigroup'un üçüncü çeyrek net karı 2 milyar 170 milyon dolara çıkarken, açıklanan veriler Citigroup CEO'su Vikram Pandit'in karlılık hedeflerine tahminlerin öncesinde ulaşılabileceğine işaret ediyor. Citigorup, 2008 ve 2009 yıllarında toplam 29.3 milyar dolar zarar ettiğini açıklamıştı. Üçüncü çeyrekte ödenmeyen kredilerin mitarı 11 milyar dolardan 7.6 milyar dolara indi. Bankanın hisse senetleri beklenenin üzerinde gelen karın ardından yüzde 3.4 artışla 4.09 dolara çıktı.

Merkel: Almanya çok kültürlü olamadı

Almanya Başbakanı Angela Merkel, yaklaşık 50 yıldan bu yana göçmen alan Almanya'nın çok kültürlülüğü sağlamakta başarısız olduğunu kaydetti. Merkel, Potsdam kentinde Hristiyan Birlik partilerinin (CDU/CSU) gençlik kolu olan Junge Union'un (JU) düzenlediği olağan yıllık toplantısında yaptığı konuşmada, Hristiyan Sosyal Birlik Partisi (CSU) Genel Başkanı Horst Seehofer'in ''Çok kültürlülük tümüyle başarısız kaldı'' şeklindeki görüşlerini destekledi. Merkel, Almanların, 1960'lı yıllarda ülkeye davet edilen göçmen işçileri belli bir dönem sonra geri gidecekleri düşüncesiyle avunduklarını belirtti. Merkel, konuşmasında Almanların ve yabancıların özellikle müslüman kesimim entegrasyon konusunda ortak çalışmaları yürütmeleri gerektiğini vurguladı. Göçmenlerin, yasalara uymanın yanı sıra Almancayı da çok iyi öğrenmesi gerektiğini belirten Merkel, göçmenlerin teşvik edilmesi, kendilerinden aynı zamanda bazı şeylerin talep edilmesi gerektiğini, göçmenlerden bazı şeyleri talep etme politikasının geçmişte yetersiz kaldığını savundu. Almanya'da son yapılan bir araştırma, ekonomik krizin bir sonucu olarak ülkede aşırı sağcılığın arttığını ortaya koymuştu. Alman Sosyal Demokrat Parti'ye (SPD) yakınlığıyla bilinen Friedrich Ebert Vakfı tarafından yapılan araştırmaya göre, her 3 Alman'dan biri, ülkesinin "fazlaca yabancılaştığına" inanıyor ve her 10 kişiden biri ülkede diktatörlük istiyor. Araştırma ülkedeki Müslümanlara yönelik çarpıcı düşünceleri de ortaya koymuştu. Buna göre halkın yüzde 58'i Müslümanların ibadetinin büyük ölçüde kısıtlanması gerektiğine inanıyor. Doğu eyaletlerinde bu oran yüzde 75'e kadar yükseliyor.

IMF: Basel 3 tüm finans sektörünü kapsamalı

Kriz sonrası dönemde düzenleyici rolünü artırmaya çalışan Uluslararası Para Fonu, ülkelere finans sektörünü düzenlemek için yeni çağrıda bulundu. IMF Başkanı Dominique Strauss-Kahn, ülkelerin küresel sistemi daha güvenli ve istikrarlı hale getirmesini isterken, Basel 3 düzenlemelerinin tüm finans sektörünü kapsaması gerektiğini kaydetti. IMF Başkanı Strauss-Kahn, Şanghay'da yaptığı açıklamada, ülkelerin elinde sermaye kontrolleri dahil bazı çözüm araçları bulunduğunu ifade ederek, tüm sorunlar için tek bir çözüm bulunmadığını kaydetti. Strauss-Kahn, güçlü sermaye akımının Asya ülkeleri için fırsat yarattığı kadar zorluklar getirdiğini de kaydetti. IMF Başkanı, "Sermaye akımı, kurlarda aşırı oynaklık, kredi ve varlık fiyatlarında balon oluşturabileceği gibi, finansal istikrarsızlığa neden olabilir" dedi. IMF Başkan Yardımcısı John Lipsky de, Amerikan Merkez Bankası'nın parasal genişlemeye hız vereceğine yönelik işaretlerin yeterince net olmadığını söyledi. Lipsky, kur savaşları söylemine katılmadığını belirterek, "Küresel bazda ülkeler kur savaşı olmamasını sağlamak durumunda" dedi.