22 Mayıs 2009 Cuma

Ayılar ve Boğalar'ın geçmişi nelere uzanıyor?

Piyasalardaki hızlı yükseliş soluksuz sürerken, gerçek bir boğa piyasasının başladığını söylemek güç. Ama herşeyin öncesinde bu piyasaların ne anlama geldiğini anlamak gerekiyor. Barron's Dergisi'nden kapsamlı bir video analiz...

Çin'de banka risklerine dikkat

Mali krizin yarattığı durgunluğu aşmak üzere 585 milyar dolarlık canlanma planı açıklayan Çin hükümetine bankaların da destek vermesi farklı riskleri de beraberinde getirdi.

Derecelendirme kuruluşu Fitch, Çin bankalarının reel sektöre verdiği kredi miktarının son dört ayda 762 milyar doları bulduğuna dikkat çekerek, bankaların yüksek risk aldığını öne sürdü.

Hükümetin özellikle altyapı yatırımlarına hız verdiği canlanma paketinin yarattığı olumlu havayla kredi hacminin arttığına işaret eden Fitch değerlendirmesinde, "Risklerin artması bankaların kısa vadeli karlılığını olumsuz yönde etkileyebilir" denildi.

Çin Merkez Bankası da, artan kredi hacmi karşısında denetimi yoğunlaştırmayı kararlaştırırken, verilen kredilerin nereye kullanıldığını yakından denetleyecek.

Kredi hacmindeki artışın Çin hükümetinin çağrısıyla olmadığına dikkat çeken uzmanlar, faizlerdeki hızlı düşüş ve güven ortamındaki iyileşmenin verilen kredilerin artmasına yol açtığına işaret ediyorlar.

Çin hükümeti bu yıl yüzde 8 büyüme hedefini korurken, ekonomide yüzde 40'lık paya sahip olan ihracat Nisan ayında yüzde 22.6 oranında gerilemişti.

GM'e iflas baskısı artıyor

Küresel krizden ağır hasar gören ABD otomotiv sektörü hızla değişiyor. Yakın zamana kadar sektörün üç büyüğü olan GM, Ford ve Chrysler'den, sadece Ford hükümet yardımı olmadan ayakta dururken; GM'in de Chrysler gibi iflas koruması kapsamına alınması bekleniyor.

Bu çerçevede ABD yönetiminin General Motors'u gelecek hafta iflasını açıklamaya zorladığı öne sürüldü. Washington Post'un haberine göre, Hazine'nin baskısıyla alınacak böylesi bir iflas koruma kararı şirkete 30 milyar dolarlık yeni destek verilmesine olanak sağlayacak.

Hazine yönetimi, GM'in yeniden yapılanma planının netleşeceği 1 Haziran'a kadar herhangi bir adım atmayacaklarını söyledi.

Diğer yandan, GM üst yönetimi, şirket çalışanlarının örgütlü olduğu Birleşik Otomotiv Sendikası ile yeniden yapılanma konusunda anlaşmaya vardı. Bu anlaşmayla şirketten emekli olanların sağlık hizmetleri için ayrılan 20 milyar dolarlık bütçenin yarıya indirilmesi ve 2008'de 8 milyar dolara ulaşan birim ücretin 1 milyar dolar azaltılması söz konusu olacak.

BA özelleştirmeden bu yana en yüksek zararı yazdı

Mali krizin etkisiyle havayolunu tercih eden yolcu sayısının azalması, havayollarının zarar etmesine yol açıyor. Avrupa'nın üçüncü büyük havayolu şirketi İngiliz British Airways, 31 Mart'ta sona eren mali yılda 401 milyon sterlin zarar etti.

Geçen yılın aynı döneminde 922 milyon sterlin kar eden şirket, böylece 2002'den bu yana ilk defa zarar etmiş oldu. Şirket, böylece British Airways'in 1987 yılında özelleştirilmesinden bu yana en yüksek zarar rakamını da açıkladı.

British Airways CEO'su Willie Walsh, "Krizin etkisiyle havayolu sektöründeki bozulma tüm tahminlerimizin üzerinde. Yakın gelecekte herhangi bir iyileşme de beklemiyorum, pazar koşulları çok çetin" dedi.

Geçen yaz aylarından bu yana 2 bin 500 kişinin işine son veren havayolunun, masrafları kısmak amacıyla personel çıkarmaya hız vermesi bekleniyor.

Ekonomistler, havayolunun gelirlerinde önemli yer tutan uzun seferlerin hacminde yüzde 13 gerileme yaşandığına dikkat çekerken, domuz gribi tehdidinin yoğunlaşmasıyla havayolu trafiğinin daha da azalacağını öngörüyorlar.

21 Mayıs 2009 Perşembe

ABD'de durgunluk baskısı azalıyor (!!?)

ABD'de mali krizin yarattığı durgunluk baskısı zayıflıyor. ABD Hazine Bakanı Tim Geithner, ekonomide canlanma konusunda cesaret verici işaretler gözlenmeye başladığını söyledi. Kongre Bankacılık Komitesi'nde konuşan Geithner, "Olumlu sinyallere karşılık ekonomiyi tehdit eden risklerin tamamıyla ortadan kalktığı söylenemez" dedi.

Geithner, faizlerdeki hızlı düşüşe dikkat çekerek, "Faiz düşüşü finans sistemine güvenin hızla arttığına işaret ediyor. Bankacılıkta iyileşme sürdükçe güven daha da artacak" dedi.

ABD Merkez Bankası'nın karar organı Açık Piyasa Komisyonu'nun raporuna göre de, ekonomide canlanma işaretleri artıyor. Komisyon'un Nisan ayı toplantı raporunda, perakende tüketim ve emlak sektöründe önemli iyileşme işaretleri gözlendiğine dikkat çekti.

Diğer yandan, 2006 yılında görevden ayrılan ABD Merkez Bankası eski Başkanı Alan Greenspan de, krizin henüz sona ermediğini söyledi. Greenspan, borçlanma maliyetlerinin düşmesi gerektiğini belirtirken, ABD bankalarının hala büyük miktarlarda sermaye artırması gerektiğini vurguladı.

Greenspan, Washington'daki konuşmasında, ev fiyatları istikrar kazanmadıkça mortgage krizi yaşanabileceğini kaydederken, ""Ekonomide şartlarda şüphesiz iyileşme var, ama temkinli yaklaşım elden bırakılmamalı" dedi.

İngiltere'ye hem IMF'den, hem S&P'den uyarı

Mali krizin yarattığı durgunlukla başetmekte zorlanan İngiltere'ye Uluslararası Para Fonu'ndan uyarı geldi. Fon, yaptığı değerlendirmede, bütçe dengelerinin düzeltilmesi konusunda hızla önlem alınması gerektiğini vurguladı.

IMF, mali dengelerin korunması halinde ekonominin 2009 sonundan itibaren iyileşmeye başlayacağını vurgulayarak, kamu borçlarının kontrol altına alınması ve yatırım planlarının daraltılması gerektiğini ifade etti. IMF, bu çerçevede vergilerin artırılmasının da gündeme gelebileceğini kaydetti. İngiltere geçen ay 150 bin sterlinin üzerinde geliri olanlardan alınan gelir vergisini yüzde 45'ten 50'ye çıkartmıştı.

Bu arada, İngiltere Başbakanı Gordon Brown, vergi artışının ekonomiyi iyileştirmek çerçevesinde atılan zorunlu bir adım olduğunu söyledi. Brown, İngiltere Odalar Birliği toplantısında yaptığı açıklamada, "Canlanma planı vergide de adım atmayı zorunlu kılıyor. Ne başbakan olarak ben ne de hazine bakanı alistair darling'in aldığımız karardan hoşnut olmadığını söyleyebilirim" dedi. Ülkede gelir vergisi oranı halen yüzde 40 düzeyinde bulunuyor.

Diğer yandan, derecelendirme kuruluşu Standard and Poors İngiltere'nin durağan olan ülke notu görünümünü negatife çevirdi. AAA olan ülke notunu değiştirmeyen kuruluş, bu kararında ülkenin artan borç stokunun etkili olduğunu kaydetti.

IMF, İngiltere ekonomisinin bu yıl yüzde 4.1, 2010'da ise yüzde 0.4 daralmasını bekliyor.

20 Mayıs 2009 Çarşamba

Microsoft'tan Google'a karşı yeni arama motoru

Dünyanın en büyük yazılım şirketi Microsoft, Google karşısında zor durumda kaldığı internet arama motoru alanında atağa kalkıyor. Microsoft'un gelecek hafta internet arama motorunun yeni sürümünü California'da yapılacak D: All Things Digital teknoloji konferansında açıklaması bekleniyor.

Aylardan bu yana kapalı devre testleri yapılan arama motorunun, sonuçları daha iyi şekilde derleyerek internette arama yapanların daha kısa sürede aradığı bilgiye erişimini kolaylaştırması hedefleniyor. Microsoft çalışanları tarafından Kumo olarak adlandırılan yeni arama sistemiyle, sonuçların guruplandırılarak  daha pratik şekilde sunulması öngörülürken; şirket yönetimi yeni arama motorunun tanıtımı amacıyla büyük bir reklam kampanyası yapmayı da kararlaştırdı.

Nisan ayı verilerine göre, ABD pazarında Microsoft'un internet aramalarındaki payı yüzde 8.2 olurken, Yahoo'nun payı yüzde 20.4 düzeyinde bulunuyor. Google ise yüzde 64.2 ile açık ara önde gidiyor.

Diğer yandan Yahoo da, adres ve fotoğrafların da aranmasını kolaylaştıracak yeni bir iyileştirme üzerinde çalıştığını açıkladı. Microsoft geçen yıl Yahoo'yu almak üzere 45 milyar dolarlık teklifte bulunmuş ancak Yahoo hissedarları teklifi geri çevirmişti.

GM'in Avrupa'daki iştiraki Opel'e üç talip çıktı

İflasın eşiğine gelen ABD'li otomotiv devi General Motors'un Avrupa'daki iştiraki Opel'e üç teklif geldi. GM Avrupa'dan yapılan açıklamaya göre, teklif verenler arasında Kanada'lı yedek parça üreticisi Magna, New York merkezli özel yatırım fonu Ripplewood ve İtalyan otomotiv devi Fiat da yer alıyor.

Opel üst yöneticisi Klaus Franz, Financial Times'a yaptığı açıklamada, Fiat'ın nakit para içermeyen teklifini de eleştirerek, "Krizde olabiliriz ama Opel şirketinin hala bir değeri var. Böylesi açıklamalar Opel çalışanlarının büyük tepkisine ve kızmasına neden oluyor" dedi.

Fiat CEO'su Sergio Machionne, Almanya ve İngiltere'de fabrikaları bulunan Opel'i alarak otomotiv endüstrisinde yeni bir süper güç olmayı hedefliyor. ABD'de iflas koruması kapsamındaki Chrysler'i almak üzere ön görüşmelerini yapan Machionne, böylece şirketini dünya devi Toyota'nın ardından ikinci sıraya yükseltmeyi hedefliyor.


ABD'de otomotive çevreci düzenleme

Mali kriz karşısında iflasın eşiğindeki otomotiv şirketlerini kurtarmak üzere çare arayan ABD yönetimi, şimdi de çevreci otomobil çözümünü gündeme getirdi. ABD Başkanı Barack Hüseyin Obama, gelecek yedi yılda ülkede otomobillerin yakıt verimini yüzde 40 arttırmayı hedefleyen bir dizi önlem açıkladı.

Buna göre 2016 yılına kadar ABD'de araç satan her firma, ürettiği araçların her birinin ortalama olarak 100 kilometrede en fazla yaklaşık 7 litre benzin harcamasını sağlamak zorunda olacak. Arazi araçlarında ise en fazla harcanabilecek yakıt 9,5 litre olacak.

Getirilen düzenlemeler üretilen yeni araçların karbondioksit salımlarının da yüzde 34 azaltılmasını içeriyor.

Önlemler, hem hem çevreci gruplar hem de Amerikalı otomotiv üreticilerince olumlu karşılandı. Dünyanın en büyük otomotiv pazarı niteliğindeki ABD'de trafikte 250 milyondan fazla otomobil ve kamyon bulunuyor.

Başkan Obama, önlemlerle ülkenin petrol tüketiminde önemli tasarruf sağlanacağını söyledi. Obama, gelecek beş yıl içinde satılacak olan araçların ekonomik ömrü boyunca 1,8 milyar varillik petrol tasarrufu sağlanacağını kaydetti. Bu miktar, ABD'nin geçen yıl Suudi Arabistan, Venezuela, Libya ve Nijerya'dan ithal edilen petrol miktarından daha yüksek.

Japonya yüzde 4 daraldı, 1955'e geri döndü

Küresel mali krizin yarattığı baskıyla gerek ihracat gerekse iç talepte ciddi daralma yaşayan Japonya'da ekonomi hızla daralıyor. Japonya Maliye Bakanlığı verilerine göre, ülke ekonomisi yılın ilk çeyreğinde önceki çeyreğe göre yüzde 4 daralırken, yıllık bazda daralma yüzde 15.2'yi buldu.

Bu rekor daralma, 1955 yılından bu yana ekonomideki en ciddi küçülmeyi ifade ediyor. Ekonomideki bozulmayı değerlendiren Japonya Başbakanı Taro Aso, şirketlerin performansındaki bozulmanın hane halkını da etkilemeye başladığını söyledi.

Başbakan Aso, "Ekonomideki büyük daralma daha da artarak sürecek görünüyor" derken, hükümetin elden gelen her türlü önlemi aldığını söyledi. 

İlk çeyrekte yatırımlar yüzde 10.4 gerilerken, perakende tüketim aynı dönemde yüzde 1.1 geriledi. Ekonomistler, tasarruf oranlarının da artmasıyla durgunluğun daha da şiddetlendiğini ifade ederken, Japon halkının geçen durgunluk dönemlerinde olmadığı kadar iş kaybetme endişesi taşıdığını kaydediyorlar.

Krizin başladığı ülke olan ABD'de ilk çeyrekte daralma yüzde 1.6 olurken, Euro Bölgesi'ndeki daralma yüzde 2,5 olarak gerçekleşmişti. Dünyanın ihracat lideri ülkesi Japonya'da ihracat Nisan ayında yüzde 45 gerilemişti.

Krizle Türkiye'de cari açık 7 kat daralacak

Küresel kriz, ülkelerin mali hesaplarında değişiklik yaratıyor. Yapılan bir araştırma, krizle beraber dünya ticaretinde ve başta petrol olmak üzere emtia fiyatlarında yaşanan gerilemenin, ülkelerin cari açıklarının daralmasına yol açtığını ortaya koydu.

Bu çerçevede Türkiye'nin cari açığının bu yıl 7 kat daralması bekleniyor. Hesaplamalara göre, geçen yıl 41,4 milyar dolar cari açık veren Türkiye bu yıl 6,6 milyar dolar açık verecek. Bu performansla, Türkiye geçen yıl en fazla açık veren 8'inci ülke konumundan, bu yıl sıralamada 24'üncü sıraya inecek.

Dünya genelinde ise 2009 yılında 145 ülke açık, sadece 37 ülke ise cari  fazla verecek.  

bu yıl en fazla açık verecek ülkeler sırasıyla 393,3 milyar dolarla Amerika Birleşik Devletleri olurken, 75,5 milyar dolarla İspanya ve 60,2 milyar dolarla İtalya olacak. Aralarında Çin, Japonya'nın olduğu Uzakdoğu ülkelerinin ise ihracattaki hızlı daralmaya karşılık cari fazla vermeleri bekleniyor.

19 Mayıs 2009 Salı

Durmuş Yılmaz'ın kafası 'karışık'

Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz'ın dün (18/05) Finans Kulüp'te yaptığı konuşma ve gazetecilerle sohbetinden öne çıkan noktalar:
* Ben bardağın boş tarafını görürüm. 
* Merkez Bankası yasası değişmemeli. (fiyat istikrarı)
* MB Başkanı enflasyon hedefinin revize etmeyeceğini söyledi: "Bu sosyal mutabakattır. Merkez bankaları hedeflerini revize etmemelidirler.
* Şu an yaşanan olumlu tablo yanılsamadır. Yokuş aşağı 150 ile giden bir otomobil artık 130'la gidiyor. Durum sadece budur.
* Durmuş Yılmaz Türkiye'de düzelme işaretlerinin 2009 2'inci çeyreğinden itibaren başlayacağını, 3'üncü çeyrekte pozitife dönebileceğini dile getirdi. Yılmaz, bu görüşüne ilişkin olarak; MB'nin faiz indirimlerinin piyasaya yansımasının ortalama 3-9 ay aldığını, 750 baz puanlık indirim hareketinin başlangıcı baz alındığında, piyasaların 2'inci çeyrekten itibaren rahatlamaya başlayabileceğini savundu. ''Son dönemde politika faizlerindeki indirimler ve alınan mali tedbirler sonrasında, içinde bulunduğumuz yılın ikinci çeyreğinde ülkemizde yurt içi talebin göreli olarak istikrar kazanabileceğini ve son çeyrekten itibaren büyümenin pozitif rakamlara geçeceğini öngörmekteyiz. Türkiye ekonomisinde toparlanmanın küresel ekonomiye göre daha erken başlayabileceğini düşünüyoruz'' 
* "Toparlanma iç talep üzerinden başlayacak"
* IMF ile anlaşma ile ilgili olarak görüşünde değişiklik olmadığını dile getirdi.
* Özel sektörün borçlarında yaşanan gerilemeye ilişkin: özel sektör borç kapatma peşinde. Yakında önemli veriler açıklayacağız.
* Sukuk: Gerekli. Gelişen bir piyasa. Çalışmalar yapılıyor. Yavaş ilerlemesi normal.
* Tüketici Güveni: Bu veri tek başına okunmamalı.
* "Varlık dolarizasyonu yaşıyoruz." 
* MB Başkanı Türkiye'nin diğer gelişmete olan ekonomilerden önce toparlanacağını dile getirdi.
* MB Başkanı, bozulan kamu maliyesi üzerinde ciddiyetle ve uzun süre durdu. Kamu'nun artan borç talebine bağlı olarak piyasa faizlerinde düşüşün yavaş (!) olacağını söyledi. "Kamu finansmanı özel sektöre giden paraya el koyuyor. sürdürülmemeli ve sürdürülemez"
* Banka mevduat süreleri ve reel sektöre kredi aktarımı: Akdeniz Çanağı; MB Başkanı Durmuş Yılmaz, İtalya, Yunanistan ve İspanya ekonomilerinde yaptıkları araştırmaya göre, akdeniz çanağında bulunan ülkelerde mevduat sürelerinin Türkiye'de olduğu gibi ortalama 3 ay olduğunu, bu ülkelerde de sorunlar yaşandığını dile getirdi.
* avrupa'da yapılması planlanan "stres testi" ile ilgili oarak: "20 hazine 1 banka. avrupa bankacılık sistemi zor durumda. avrupa'daki sorunlar türkiye'yi ticaret kanalıyla vuracak."
* ABD'de başlayan kredi derecelendirme kuruluşları ile ilgili tartışma: "ABD şu an kendi ayağına kurşun sıkamaz. Bu sorunu daha sonra çözecekler. Ama çözecekler..."
* Kurtarma paketleri yolu ile piyasaya akıtılan para yönetilemezse 2 yıl zarfında sorun enflasyon olacak. 
* Küresel sıkıntılar kısa sürede ortadan kalkmayacak. Kadameli ve yavaş bir düzeltme bekliyorum
* Yılmaz belirsizliklerin artığını düzelmenin ne zaman başlayacağı konusunda tarih vermenin zor olduğunu dile getirdi. Yılmaz, ''Son dönemde uluslararası piyasalarda gözlenen iyimserlik, açıklanan verilerin bir toparlanma sinyali vermesinden ziyade, bu verilerin beklendiği ölçüde
olumsuz gerçekleşmemesinden kayaklanmaktadır'' 

18 Mayıs 2009 Pazartesi

Kadınlar daha iyi fon yönetiyor

Küresel krizin çehresini değiştirdiği finans sektöründe kadınların erkeklerden daha başarılı olduğu ortaya çıktı! 
California Üniversitesi profesörleri Brad Barber ve Terrance Odean'ın araştırmasına göre, kadınların yönettiği portföylerin erkeklere göre yüzde 1 daha yüksek getiri sağladığı belirlendi.
Araştırma aynı zamanda kadın fon yöneticilerinin erkeklere göre daha seyrek işlem yaptığı belirtilirken, kadın yöneticilerin erkeklere oranla daha düşük getiri hedeflediklerini de ortaya çıkardı.
Araştırmada, kadınların erkeklere oranla yüksek özgüvenden kaynaklanan hataları daha az yaptığı vurgulandı. Diğer bir deyişle deyişle bildiklerinden daha fazlasını bildikleri yanılgısına daha az düşen kadınlar, başarıyı şans ya da kader gibi kendileri dışındaki faktörlere erkeklere oranla daha fazla bağlıyorlar.
Erkeklere kıyasla riskten daha fazla kaçınan kadınlar belirsizlikten de uzak duruyorlar. bu kararlılık da fon yönetiminde erkeklerin önüne geçmelerini sağlıyor. 

Nobel'li ekonomist Krugman göreve!!!

Krizin altüst ettiği dünyada, mesajını derli toplu bir şekilde vermeyi bilen; sözcükleri eğip bükmeden ne dediğini gerçekten anlatmayı başaran kişi sayısı son derece az. Ortalık ekonomistten geçilmezken, New York Times'taki köşesiyle Paul Krugman kriz üzerine çarpıcı yorumlarıyla öne çıkıyor. ABD Kongresi'ndeki senatörleri etkilemenin yanında, kamuoyunun da vicdanında önemli rol oynayan Krugman'a son olarak Hazine yönetiminde görev alması çağrısı yapıldı! Çağrıyı yapan Jonathan Mann, mesajını da şarkısıyla veriyor. "Hey, Paul Krugman!" adlı şarkının You Tube'daki videosu da görülmeye değer. (Okuyucuya not: Türkiye'den izlemekte sorunla karşılaşacaklar, artık kendi çözümlerini bulacaklardır elbette.) Hey Paul Krugman, Why aren’t you in the administration? Is there some kind of politicking that I don’t understand? I mean, Timothy Geithner is like some little weasel. Wasn’t he in a position of power when all this sh*t went down in the first place? When I listen to you, things seem to make sense When I listen to him, all I hear is blah, blah, blah. Hey Paul Krugman, where the hell are ya, man? ‘Cause we need you on the front lines not just writing for The New York Times. I’d feel better if you were calling some shots instead of writing your blog and probably thinking a lot. I mean, don’t you have some influence? Why aren’t you secretary of the Treasury? For God’s sake, man, you won the Nobel Prize. Timothy Geithner uses TurboTax. When I listen to you, things seem to make sense. When I listen to him, all I hear is blah, blah, blah. Hey Paul Krugman, where the hell are ya, man? (Obama Breakdown) Sing it with me! When I listen to you, things seem to make sense. When I listen to him, all I hear is blah, blah, blah. Hey Paul Krugman, where the hell are ya, man? Your country needs you now.

Fransa canlanmada önden gidiyor

Uluslararası finans kuruluşları birbiri ardına yayınladıkları raporlarla krizde en kötü günlerin geride kaldığını açıklarken, sanayileşmiş ülkeler de canlanma planlarının etkilerini görüyor.

Fransa'nın krizle mücadelenin koordinasyonundan sorumlu bakanı Patrick Deveciyan, ülkesinin uyguladığı canlanma planıyla diğer Avrupa ülkelerinin dört ay önünde olduğunu söyledi.

Bakan, Aralık ayında Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy tarafından açıklanan 26 milyar dolarlık canlanma planının merkezi yönetimin hızlı adım atmasıyla olumlu etkilerini göstermeye başladığını kaydetti.

Bakan, yatırım ağırlıklı planın diğer ülkelerde de uygulanmasının anlamlı olacağını ifade ederken, krizden mağdur olan İngiltere'nin yatırım yerine tüketime yönelmesini eleştirdi. Deveciyan, "İngiltere'de KDV indirimi yeterli sonucu vermedi. Başbakan Gordon Brown'a tavsiyem daha fazla yatırıma yönelmesi" dedi.

Şimdiye kadar 10 milyar euroluk bölümü kullandırılan fonun üçte ikisinin bu yıl içinde kullanılması bekleniyor. Fransa ekonomisi, yılın ilk çeyreğinde yüzde 1.1 daralırken, Euro Bölgesi'nde aynı dönemdeki daralma yüzde 2.5 olmuştu.

Kemerler sıkıldı, vergi geliri yüzde 3.4 azaldı

Küresel krizin bireylerin tüketim harcamalarında da sert düşüşe neden olması, tüketimden alınan vergilerin de gerilemesine neden oldu. Bütçe gelirleri içinde önemli paya sahip dolaylı vergilerde dört aylık dönemde 433.5 milyar liralık azalma gözlendi. Bu dönemde ötv gelirleri geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 3.4 azalarak 12 milyar 244 milyon liraya indi.

Tüketimdeki daralmayla vergi gelirleri dayanıklı tüketim mallarında yüzde 35.3, petrol ürünlerinde yüzde 5, şans oyunlarında yüzde 4.8 ve alkollü içkilerde yüzde 4.4 olarak gerçekleşti.

Diğer yandan, küresel ekonomideki olumlu işaretler, Nisan ayında Türkiye'de de tüketici güvenine destek verdi. Türkiye İstatistik Kurumu ve Merkez Bankası tarafından her ay ortaklaşa düzenlenen, tüketicilerin harcama, davranış ve beklentilerinin değerlendirildiği 'Tüketici Eğilim Anketi'nde Nisan ayında 8.5 puanlık yükseliş gözlendi.

Son dört aydan bu yana artan tüketici güveni 80.75 puana çıkarak geçen yıl Kasım ayında gördüğü dip noktasının 12 puan üzerine çıktı.