sermaye etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
sermaye etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

6 Ekim 2010 Çarşamba

IMF: Finans sektöründe kırılganlıklar sürüyor

Uluslararası Para Fonu (IMF) finans sektörüne yönelik raporunda, güçlü banka sermayeleri ve likidite bolluğu, krizleri önlemek için yeterli olmadığı uyarısında bulundu. IMF raporunda, uluslararası para fonu bankacılık dışında diğer finans kuruluşlarını da kapsayacak önlemlere yer verilmesi için çalışmaların yapılması gerektiğine işaret edildi. IMF Para ve Sermaye Piyasaları Direktörü Jose Vinals, “Gelecekteki krizlerin önüne geçmek için, finans sektöründe kapsamlı bir revizyona ihtiyaç var” dedi. Son finansal krizin dünyanın büyük ekonomilerinin milli gelirlerinde yüzde 26 oranında kayıplara yol açtığı belirtilen raporda, Basel Bankacılık Düzenlemeleri Komisyonu’nun önerileri doğrultusunda para politikalarında ve likidite anlamında daha sıkı önlemler almasının yeterli olmadığını söyledi. Raporda, Uluslararası Ödemeler Bankası’nın Basel 3 ile önerdiği düzenlemelerin küresel finans sistemi için sistemik risk taşıyan yapısal sorunların ortadan kaldırımadığı görüşüne yer veriliyor. Raporu hazırlayan IMF uzmanlarından Ceyla Pazarbaşıoğlu da, küresel çapta finansal sistemin revizyonunun en geç 2012 yılında bitmesi gerektiğini söylerken, bu konuda en büyük engelin ise politik isteksizlik olduğunu belirti. IMF raporuna ulaşmak üzere tıklayınız.

30 Eylül 2010 Perşembe

İrlanda, bankaları yeniden sermayelendirecek

İrlanda, zor durumdaki bankaları devlet yoluyla yeniden sermayelendirme yoluna gidiyor. Küresel krizin baskısıyla mali yapıları bozulan İrlanda'nın ikinci büyük bankası Anglo Irish Bank'a toplam 34.3 milyar Euro'luk sermaye desteği verilecek. İrlanda Maliye Bakanlığı ve Merkez Bankası'nca açıklanan ortak plan çerçevesinde bankalara verilen sermaye desteğinin yaklaşık 50 milyar Euro'yu bulabileceği öngörülüyor. Bloomberg International'ın sorularını yanıtlayan İrlanda Maliye Bakanı Brian Lenihan, devletin yaptığı mali yardımın makul olduğunu ve bankaları desteklemek için yapılacak harcamaları karşılamak üzere yeni borçlanma planlamadıklarını söyledi. Lenihan, bankaların kurtarılmasının ardından kamu borcunun gayrı safi yurtiçi hasılaya oranının yüzde 98.6'ya çıkaracağını söyledi. Geçen ay yapılan hesaplamalarda, Anglo Irish Bank'ın kurtarılması için harcanması muhtemel miktarın 25 milyar Euro'yu bulabileceği öngörülmüştü. İrlanda hükümeti, şimdiye kadar banka ve finans kurumlarını kurtarmak üzere 33 milyar Euro harcamış durumda bulunuyor. Sermaye aktarımı ardından, hükümet Anglo Irish Bank'ın kontrolünü alacak.

8 Eylül 2010 Çarşamba

NBG, Finansbank'taki payını azaltacak

Bankacılık sektörüne ilişkin endişelerin arttığı dönemde, Yunanistan'ın büyük bankası NBG'den süpriz bir plan açıklaması geldi. Plana göre, NBG'nin Finansbank'taki hisse oranı yüzde 99'dan yüzde 75'e düşürülecek. Banka'nın Atina Borsası'na yaptığı açıklamada, 2,8 milyar Euro'luk ve içinde Türkiye'deki iştiraki Finansbank'ta hisse satışını da getiren bir plan uygulanacagı vurgulandı. Buna göre NBG, Finansbank'taki hissesini yüzde 99'dan en az yüzde 75'e düşürecek. Finansbank'ın dün piyasa kapanışı itibariyle piyasa değeri 9,2 milyar TL düzeyinde. Şu anki piyasa değeri üzerinden yapılacak bir satış ile NBG'nin 2.3 milyar lira, yani 1.2 milyar euro civarında bir gelir elde etmeyi planladıgı ön görülüyor. Wall Street Journal'ın haberine göre, NBG buna ek olarak 631 milyon Euro'luk bedelli sermaye artıtımı yapacak, aynı zamanda 227 milyon Euro'luk da hisse senedine çevrilebilir tahvil ihracı gerçekleştirilecek. Sermaye artırımı sonrasında NBG'nin sermaye yeterlilik radyosu'nun yüzde 13.4'e çıkacağı öngörülüyor. Aynı zamanda artırım Yunan Hükümetin Banka'da bulunan 350 milyon Euro'luk imtiyazlı Hisse geri ödemesi için de kullanılacak. FİNANSBANK'TAN AÇIKLAMA Konuyla ilgili Finansbank da Kamuyu Aydınlatma Platformu'ndan bir açıklama yaptı. Açıklamada şu ifadelere yer verildi: Bankamız ana hissedarı National Bank of Greece tarafından 7 Eylül 2010 tarihinde yapılan açıklamaya aşağıda yer verilmiştir. "National Bank of Greece ("NBG") Yönetim Kurulu, bankanın sermaye yapısını daha da güçlendirmek ve bankaya stratejik esneklik sağlamak amacıyla gerçekleştirilmesi planlanan yaklaşık 2.8 Milyar Avro tutarında kapsamlı sermaye artırımını onaylamak üzere 10 Eylül 2010 tarihinde toplantıya çağırılmıştır. NBG'nin önerdiği sermaye planı çerçevesinde: - "Tümünü yüklenim" yöntemiyle gerçekleştirilecek, 2010 Ekim sonunda tamamlanması planlanan bedelli sermaye artırımı ve - NBG'nin Türk iştiraki Finansbank'ın mevcut sermayesini temsil eden bir kısım payların ve sermaye artırımı yoluyla ihraç edilecek bir kısım payların halka arzı düşünülmektedir. Planlanan arzı takiben NBG'nin Finansbank'da en az 75% oranında çoğunluk hisseye sahip olmaya devam etmesi planlanmaktadır. Finansbank hisselerinin halka arzının gerçekleştirilmesi ve zamanlaması, gerekli yasal izinlerin alınması ve uygun piyasa şartlarının gerçekleşmesi gibi çeşitli koşullara tabidir Sermaye planının her iki kısmının da başarılı bir şekilde tamamlanması durumunda, NBG'nin ana sermaye yeterlilik oranının yaklaşık 380 baz puan artması beklenmektedir."

7 Eylül 2010 Salı

Stres testlerinde 'sulanma' şüphesi

Yüksek borçlu ülkelerin tahvillerinden kaynaklanan risklerin Avrupa banka stres testlerinde dikkate alınmaması, ülke CDS'lerini yükseltirken, Euro'yu düşürdü. Avrupa'da bankalar ile ilgili kaygılar tam da yatışmışken, Wal Street Journal gazetesinin haberi piyasalardaki bankacılık endişelerini canlandırdı. WSJ'nin haberine göre Avrupa'da büyük bankalara yapılan stres testleri bazı bankaların potansiyel olarak riskli devlet tahvili varlıklarını düşük gösterdi. Testin bir parçası olarak Avrupa'nın en büyük 91 bankası ellerindeki Avrupa ülkelerine ait devlet tahvili miktarını belirtmek durumundaydı. Regülatörler rakamların, bankaların elindeki tüm Avrupa devletlerine ait tahvil miktarını gösterdiğini söyledi. Bankaların açıklamaları incelendiğinde bazı bankaların regülatörlerin istediği kadar net bilgi vermediği görülüyor. Habere göre, bazı bankalar bazı bonoları dışarıda bırakırken bazıları da açık pozisyonlarının miktarını azaltmış. Temmuz ayında sonuçları açıklanan stres testini sadece 7 banka geçememişti. Wall Street Journal'ın haberi ardından yüksek borçlu ülkelerin tahvillerinden kaynaklanan risklerin Avrupa banka stres testlerinde dikkate alınmamasıyla ilgili kaygılar Euro'nun 1.28'e inmesine neden oldu. PIIGS olarak bilinen İrlanda, İtalya, Portekiz, Yunanistan ve İspanya'nın CDS fiyatları da yükseldi.

6 Ocak 2010 Çarşamba

Bankacılığın çehresi 2010'da değişecek

Küresel finans alanındaki düzenlemelerde 2008'deki bankacılık krizinden bu yana çok küçük değişiklik oldu, ancak bu durum daha fazla böyle devam etmeyecek. ABD ve Avrupa Birliği yetkililerinin, dünya genelindeki bankaların ve piyasaların işleyişine köklü değişiklikler getirecek yeni düzenleyici kurallara son şeklini 2010'da vermeleri bekleniyor. Kaldıraçlı işlemler ve bankaların sermaye yeterliliklerine getirilecek daha katı sınırlamalar, analistlere göre bankaların kârlılığında düşüşe neden olacak. Daha önce düzenleme yapılmayan borsa dışı türev piyasaları da yeni prosedürlere uymak durumunda kalacak. Bankaların mortgage ve diğer borç türlerini paket haline getirip seküritize etme yetkilerine yeni sınırlamalar uygulanacak ve bir dönem finans dünyasının gözdesi olan hedge fonlar yeni denetimlere tâbi olacak. Reform taraftarlarının aşması gereken prosedürel engeller ise hâlâ mevcut. ABD'de, Senato reform yasasına henüz onay vermedi ama Temsilciler Meclisi kendi onayını verdi. Bankacılık lobileri ve Cumhuriyetçiler reformlara engel olmak için çalışıyor. Senato'daki görüşmelerin bu ay başlaması beklenirken, analistler yasanın bahar başında geçeceğini tahmin ediyor. Bundan sonra Senato ve Temsilciler Meclisi'nin uzlaşacakları ortak metin, Nisan veya Mayıs ayında Başkan Barack Obama'ya gönderilecek. Avrupa'da ise, AB üyesi ülkelerin ve Avrupa Parlamentosu'nun hâlâ bankalar, piyasalar, sigortacılar, hedge fonları ve girişim sermayesi grupları için tasarlanan bir dizi düzenleme üzerinde karar alması gerekiyor. Analistler bütün bunların, öngörülmeyen siyasi şoklar hariç, kabul yolunda ilerlemekte olduğunu söylüyorlar. Washington'daki siyasi gelişmeleri yakından izleyen bir araştırma ve danışmanlık şirketi olan Eurasia Group, planlanan reformlara ilişkin değerlendirmesinde, "Reform paketi Büyük Buhran'dan bu yana gördüğümüz her şeyden daha ileriye dönük nitelikte olacak ve büyük olasılıkla geçecek" dedi. Ocak ayında bu alanda hem ABD'de hem de Avrupa'da önemli başlangıçlar yaşanacak. Avrupa Parlamentosu 13 Ocak günü Avrupa Komisyonu'nun AB finansal hizmetler sektörünün düzenlenmesi ve yeni mevzuatın kaleme alınması görevi için aday gösterdiği Fransız Michel Barnier'nin atamasını görüşecek. Aynı gün ABD Senatosu'nun bir komitesi, küresel finans krizini irdeleyen bir raporla sonuçlanması beklenen, geriye bakışlı bir çalışma başlatacak. Bu çalışmanın Obama yönetiminin hedeflediği reform girişimleri konusunda Senato tartışmalarını hızlandırması beklenebilir. Gerek ABD'de, gerekse Avrupa Birliği'nde benzer çalışmaların 2010 yılı sonuna kadar tamamlanması hedefleniyor. Gelecek aylarda Atlantik Okyanusu'nun iki kıyısındaki yasa koyucular, ABD ve AB hedeflerinin birbirinden ayrı düşmemesini sağlamak için ellerinden geleni yapacaklar.

23 Eylül 2009 Çarşamba

Altın Borsası'ndan "Türkiye Borsası"na destek

Hükümetin İstanbul'u bölgenin finans merkezi haline dönüştürmeye yönelik stratejisi henüz son şeklini almazken, borsaların birleştirilmesine yönelik öneriler yoğunlaşıyor. İstanbul Menkul Kıymetler Borsası Başkanı Hüseyin Erkan'ın önceki hafta "Türkiye Borsası" kurulmasına yönelik hazırlık yaptıklarını açıklaması ardından, İstanbul Altın Borsası'ndan da benzer bir açıklama geldi. Altın Borsası Başkan Vekili Osman Saraç, borsaların tek çatıda birleştirilmesinin bireysel ve kurumsal yatırımcılara daha kolay hizmet vermek amacıyla olumlu bir girişim olacağını söyledi. Saraç, "İstanbul Borsası" kurulmasını önerirken, menkul kıymet ve emtianın tek çatıda işlem görmesinin piyasaların derinliğini artıracağını vurguladı. Bankalar Birliği Başkanı Ersin Özince de, yaptığı açıklamada, İstanbul'un, Doğu Avrupa'dan başlayıp, Doğu Akdeniz ve Körfez dahil bölgede en büyük ekonomik kapasiteye sahip şehir olduğunu vurgulayarak, "Bölgede İstanbul'dan daha büyük bir finansal sermaye piyasası yok'' dedi. İMKB Başkanı Hüseyin Erkan, iki hafta önceki açıklamasında, İstanbul'un New York, Londra ve birleşik Avrupa borsası Euronext ile entegrasyon amacıyla görüşmeler yürüttükleri de söylemişti.

11 Eylül 2009 Cuma

Moody's'den 'mali denetimle not artabilir' mesajı

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody's, hükümetin ekonomiyi canlandırmak üzere son iki yılda uygulamaya koyduğu programları kontrol edecek düzenlemeleri yapması halinde Türkiye'nin notunun yükseltilebileceğini açıkladı. Moody's Başkan Yardımcısı Kristin Lindow, mali istikrarı sağlayacak bu planların dışında sosyal güvenlik reformlarının kritik önemde olduğunu söyledi. Lindow, ekonomi ve siyasette istikrarsızlığın uzun sürmesi halinde kamu borç göstergelerinin kötüleşebileceğini öngörürken, bunun Türkiye'nin kredi notu görünümüne olumsuz yansıyacağını kaydetti. Türkiye'nin döviz cinsinden kredi notu Ba3 olurken görünüm durağan düzeyde bulunuyor. Para ve maliye politikalarının gelecek yıldan itibaren sıkılaştırmasının gerekebileceğini kaydeden Lindow, "Uzun vadeli istikrar için kamu borçlanma dinamiklerinin sınırla kalması önemli" değerlendirmesinde bulundu. Lindow, küresel krizin Türkiye ekonomisinde 2001 krizine oranla daha derin bir durgunluğa neden olduğunu da kaydetti. Bankaların daha sağlıklı olması ve enflasyonun daha düşük seviyede kalmasının kamu maliyesindeki dengeleri daha az etkilediğini kaydeden Moody's Başkan Yardımcısı, ekonomideki daralmanın yakın gelecekte de süreceğini öngördü. Bu çerçevede Moody's Nisan ayında yüzde 4 olarak açıkladığı yıl sonu daralma tahminini yüzde 5.5'e yükseltti.

21 Temmuz 2009 Salı

Krizin ABD'ye maliyeti 23.7 trilyon doları bulabilir

Küresel mali krizin Amerikan ekonomisine yarattığı dev maliyet netleşiyor. Hükümetin bankacılık sektörüne verdiği 700 milyar dolarlık desteğin (TARP) koordinasyonundan sorumlu Neil Barofsky, bankacılık sisteminin tamamının yardım isteyeceği en kötü senaryoya göre krizin hükümete maliyetinin 23.7 trilyon dolar olacağını öngördü. Barofsky, Senato Bankacılık Komitesi'ne sunmak üzere hazırladığı konuşmada, bu maliyetin içinde Amerikan Merkez Bankası ve hükümet tarafından verilen desteğin yer aldığını kaydederken, şimdiye kadar ülke hükümetin sistemi canlandırmak üzere aktardığı paranın 4.7 trilyon dolara ulaştığını belirtti. Sayısı 360'ı bulan bankaya sermaye yardımı verildiğini hatırlatan Barofsky, bankaların bilançolarındaki çok riskli aktiflerin de bu yardımlarla temizlendiğini ifade etti. Mali sisteme verilen desteğin Amerikan ekonomisini güçlendirmeye yardımcı olmayı hedeflediğini kaydeden Barofsky, hükümetin bankacılık dışında diğer alanlara da kapsamlı yardımlar vermesi gerektiğini söyledi. ABD yönetiminin 700 milyar dolarlık TARP programının kurtarma paketinin başarısının, hükümetin ekonomiyi düzeltmek için gösterdiği çabalar bağlamında değerlendirilmesi gerektiğini vurgulayan Barofsky, hükümeti, şeffaflık konusundaki önerilerini uygulamada 'defalarca' başarısız olmakla da eleştirdi.

12 Mayıs 2009 Salı

AB, bankacılığın nabzına bakacak

Mali krizin ABD bankalarına etkilerini değerlendirmek üzere yapılan stres testlerinin bir benzeri de Avrupa bankaları için yapılacak.

AB Bankacılık Denetleme Komitesi tarafından belirlenecek yöntemle ulusal kurumlar aracılığıyla yapılacak testler sonucu, bankaların sermaye yeterliliği ve ekonomik yavaşlamaya dayanıklılık ölçülecek.

Testlerin Eylül ayına kadar tamamlanması bekleniyor. AB yetkilileri, testlerin ABD'de olduğu gibi bankalara tek tek uygulanmayacağını, sektörün dayanıklılığının test edileceğini ifade etti.

ABD hafta başında sonuçlandırdığı testler sonucu 10 bankaya 74.6 milyar dolar sermaye gerektiği belirlenmişti. Sermaye aktarımı yapılmazsa bankaların sermaye ihtiyacı 600 milyar dolara çıkacabilecek.

Diğer yandan, testler sonucu sermaye gereksinimi olmadığı ortaya çıkan dört banka kurtarma fonundan daha önce aldıkları borcu ödemek üzere 6.6 milyar dolarlık hisse satmayı kararlaştırdı.

Stres testi sonuçlarının hemen ardından Wells Fargo ve Morgan Stanley yeni sermaye bulmak için toplam 12.6 milyar dolarlık hisse satmışlardı.

8 Mayıs 2009 Cuma

Ağır yaralı ABD bankalarına 74.6 milyar dolar gerekli

ABD Merkez Bankası'nın ülkenin en büyük 19 bankası üzerinde yaptığı testler, bu bankaların sağlığının ciddi oranda bozulduğunu ortaya koydu. Buna göre testin yapıldığı 19 bankadan 10'unda toplam 74,6 milyar dolar yeni sermaye gerektiği belirlendi.

Bank of America'nın sermaye ihtiyacı 33.9 milyar dolar olurken, Wells Fargo'nun 13.7 milyar dolar, otomobil finansman şirketi GMAC'in 11.5 milyar dolar ve Citigroup'un 5.5 milyar dolar sermayeye ihtiyacı olduğu ortaya çıktı.

Bankaların durumunu değerlendiren ABD Merkez Bankası Başkanı Ben Bernanke, "Bankaların sermaye yaratmak ve kamunun elindeki hisselerin yeniden özel mülkiyete döndürülmesi için uygun planlar yapıp yapmadıklarını izleyeceğiz" dedi. Bankaların ayrıntılı sermaye artırımı planlarını 8 Haziran'a kadar açıklaması gerekiyor.

Diğer yandan ABD Hazine Bakanı Tim Geithner de, 19 bankaya uygulanan testlerin finans sistemine olan güveni artıracağını ifade ederken, böylece bankaların yeniden kredi vermeye yoğunlaşabileceğini öngördü. Geithner, buna karşılık sistemin tam anlamıyla temizlenmesi için uzun zaman gerekeceğini de kaydetti.

FED denetiminde yapılan testler sonucunda, 19 bankanın 2009–2010 dönemindeki toplam kredi kayıplarının 600 milyar dolara ulaşabileceği belirlendi.

Bankalara 75 milyar dolar gerekiyor

19 bankadan 10 tanesinin sermayeye ihtiyacı var