1 Aralık 2011 Perşembe

Ortak müdahale piyasaları 'yatıştırdı', ya sonra???

ABD Merkez Bankası başta olmak üzere önde gelen 6 merkez bankası, aldıkları müdahale kararıyla deyim yerindeyse piyasaları 'yatıştırdı'. 1 Ekim 2008'de Lehman Brothers'in batmasından kısa bir süre sonra, alınan karar çerçevesinde yaratılan kredi imkanları dünya finans sisteminin erimesinin önüne geçmişti. O dönemde attığı tüm adımları 'Asya piyasaları açılmadan önce (Before the Asia opens)' prensibi çerçevesinde kuşluk saati açıklayan ABD Merkez Bankası Başkanı Ben Bernanke, bu defa da Wall Street'in açılmasına 1 saat kala ortak müdahale kararını açıkladı. Swap faizlerinde 50 baz puanlık indirim kararı, gelişmiş ülkelerin finans sisteminde kırılmaya karşı önleyici bir adım olarak nitelendirilebilir. Avrupa bankaları dolar cinsinden 2 trilyonluk borç servisini yapmakta güçlükler yaşarken, Avrupa bankalarına fon imkanının yeniden artırılması hedefleniyor. Derecelendirme kuruluşu Fitch'in verilerine göre, ABD fonları Fransız bankalarına sağladığı likiditeyi yüzde 69, Alman bankalarına sağladığı miktarı ise yüzde 50 azaltmış durumda.
NEDEN AŞIRI TEPKİ?
Piyasaların müdahaleye verdiği aşırı tepki ise son dönemde birbiri ardına gelen olumsuz haberlerle bozulan morallerin iyileşmesi şeklinde de değerlendirmek mümkün. Nobel ödüllü ekonomist Paul Krugman, "Bernanke elbette Avrupa'ya destek verecekti, swap faizlerindeki indirimin teknik bir niteliği var, başka bir özelliği yok" derken, bu gelişmenin yeni başka gelişmelerin habercisi olup olmadığını soruyor. Gerçekten de bir anda, ortak müdahale 'altın vuruşu' ile krizdeki Avrupa köşeyi dönmeyi başardı mı? Yoksa İtalya'nın 10 yıllık tahvil faizleri hala yüzde 7'nin üzerinde, Alman tahvil faizleri negatifte değil mi? Unutmayalım, para, sadece teskin eder, tedavi etmez.

Moody's'den Türkiye'ye hem övgü, hem uyarı

Derecelendirme kuruluşu Moody's, Türkiye'de son yıllarda bütçe performansının güçlenmesiyle, ülke ekonomisinin dış şoklara karşı dayanıklılığını artırdığını açıkladı. Moody's, Türkiye ekonomisine yönelik yaptığı değerlendirmede, Türk ekonomisindeki en önemli konunun cari işlemler açığının yüksekliği ve bunun finansmanı olduğunu kaydetti. Moody's, Türkiye'nin güçlü maliye ve para politikalarını kalıcı hale getirmesiyle kredi notu artırımıyla karşılaşabileceğini ifade ederken, "İç ve dış dengede kırılganlığın devam etmesi halinde, not görünümünün baskı altında kalması söz konusu olabilir" dedi.

Faturanın tamamı Bernanke'ye kesiliyor

Wall Street Journal'da önceki gün yayınlanan karikatür, ABD Merkez Bankası Başkanı Ben Bernanke'nin daha uzun yıllar eleştirilerle karşılaşacağına işaret ediyor. (RESİMALTI: ABD ile ilgili en güzel şeylerden biri, ekonomi nasıl seyrederse etsin, her zaman FED Başkanı'nı suçlama imkanının bulunması.)

30 Kasım 2011 Çarşamba

Merkez bankalarından 'altın vuruş'

Avrupa'da yaşanan borç krizinin giderek Fransa, İtalya gibi AB'nin merkez ülkelerine ilerlemesi, dünyanın önde gelen merkez bankalarını ortak müdahaleye yöneltti. ABD Merkez Bankası, Avrupa Merkez Bankası, İngiltere, Japonya, İsviçre ve Kanada merkez bankaları aldıkları kararla dolar swap işlemlerinde faizi 50 baz puan düşürdü. Merkez bankaları peşpeşe yaptıkları açıklamada, bu işlemin piyasalarda Avrupa'dan kaynaklanan gerilimin önüne geçmek için atıldığı kaydedildi. Merkez bankaları, kendi ülkelerindeki finans kurumlarının herhangi bir dolar likiditesi sorunu olmadığını ifade etti. Önde gelen merkez bankaları, bundan önce 1 Ekim 2008'de ortak müdahale kararı alarak, Lehman Brothers'ın iflası sonrası ortak kredi imkanları yaratmış, swap işlemleriyle dolar likiditesini artırma yoluna gitmişti. Merkez bankalarının ortak müdahale kararı ardından, Avrupa borsalarındaki yükseliş yüzde 5'i aşarken, Wall Street'te Dow Jones Endeksi yüzde 4,2 yükseldi. Kararın etkisiyle euro/dolar paritesi 1.35'e yükseldi. İMKB 100 Endeksi günü yüzde 3 artışla kapatırken, sepet kur 2.15 TL'nin altına geriledi.

ABD Merkez Bankası'ndan Avrupa'ya yardım eli

Avrupa'da krizin derinleşmesi karşısında ABD Merkez Bankası, swap faizlerinin indirimiyle finans sektörünün likidite ihtiyacını çözdü. ABD ekonomisinin kendi dengelerini kriz sonrası yeterince iyileştiremediği bir ortamda attığı adım, eleştirilere de neden oldu.

29 Kasım 2011 Salı

MB: Kredi hacmi artışı hız kesti, makul düzeye indi

Merkez Bankası, kredi hacmi genişlemesinin yılın üçüncü çeyreğinde hız kestiğini belirterek, bunun cari açığın zayıflamasına olumlu katkıda bulunduğunu kaydetti. Merkez Bankası yayınladığı yılın ikinci Finansal İstikrar Raporu'nda, gelişmiş ülkelerin kamu borçlarındaki ve para miktarlarındaki aşırı artışın, gelişmekte olan ülkelere yönelik sermaye akımlarındaki oynaklığı da artırdığını ifade etti. Rapordan mesajlar satır başlarıyla şöyle: - Tasarrufları artırıcı ve enerjide dış bağımlılığı azaltıcı yapısal reformlar gerekiyor - Cari açıktaki iyileşmenin sürmesi için kredi artışı makul düzeyde kalmalı - Kredi hacmi artışındaki zayıflama cari açığı olumlu etkileyecek - Döviz satım ihalelerinde 2 günlük tutarın üst sınırı açıklanacak - Yurtdışı yükümlülüklerimizi karşılamak konusunda sorun yaşamayacağız - 2012'de bankaların dış borçlarını karşılama konusunda sorun yaşaması beklenmiyor - Alınan önlemlerle iç ve dış talep dengelenmeye başlandı - Kredi hacminde artış hız kesti ve makul düzeye indi

28 Kasım 2011 Pazartesi

Bankalar offshore için hukuk mücadelesine girdi

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin "Yurtbank'ın offshore bankası olan Yurt Security Off-Shore Bank'ta hesabı bulunan kişiye zararının faiziyle birlikte ödenmesine" karar vermesi sonucu ING Bank, offshorezede'ye yaptığı 1,2 milyon liralık ödemeyi Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'ndan talep etti. TMSF ise karara itiraz edecek. Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) Başkanı Şakir Ercan Gül, yargının offshore kararıyla ilgili olarak, "Ben toplum adına bu karara üzüldüm. Yargı offshore'cu lehine bir karar vermeyebilirdi. Çünkü biz hakim ortaktan normal alacağımızı almakta güçlük çekerken, bir de offshore nedeniyle kamuyu yeni bir maliyetin altına sokmanın bir anlamı yok" dedi. Şakir Ercan Gül, Anadolu Ajansı'na yaptığı açıklamada, "Bu konuda Yargının TMSF aleyhine herhangi bir kararı bulunmamakla birlikte banka devir protokollerine dayanılarak dolaylı yoldan bu maliyet Fon'a yıkılmaya çalışılmaktadır" dedi.

OECD, Türkiye için yüzde 3 büyüme öngördü

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü OECD, yayınladığı Ekonomik Görünüm Raporu'nda 2012 yılında Türkiye için yüzde 3 büyüme öngördü. Raporda, özel tüketim ve yatırımlarla 2011 yılında gerçekleşen ekonomik büyümenin, 2012'de kredilerin dizginlenmesi politikaları ve küresel ekonomik koşulların kötüleşmesiyle bir önceki yıl kadar olamayacağı ifade edildi. Raporda, bununla birlikte, 2013 yılında dış gelişmelerin iyileşmesiyle, tekrar ekonomik büyümenin toparlanacağı kaydedildi. Raporda, "2011'de kur oranlarındaki oynamanın, 2012'de cari açığın düşmesine ve iç ve dış talebinin adım adım dengeli bir hale gelmesine yardımcı olacağı" ifadesine yer verildi.

OECD 'durgunluk' dedi, büyüme tahminini düşürdü

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü OECD, dünya ekonomisinde büyümenin bu yıl yüzde 1.6, gelecek yıl yüzde 2.3 olacağını öngördü. OECD, daha önceki raporunda 2011'de yüzde 2.3, 2012'de yüzde 2.8 büyüme tahmininde bulunmuştu. OECD Başekonomisti Pier Carlo Padoan, rapor sonrası yaptığı değerlendirmede Avrupa ülkelerinin hızla önlem almaması halinde Avrupa ekonomisinin 2013'te yüzde 3'e varan oranda daralacağını öngördü. "Euro Bölgesi'nde ılımlı bir daralma başladı" diyen Padoan, Avrupa Kurtarma Fonu'nun hızla devreye girmesi gerektiğini, Avrupa Merkez Bankası'nın EFSF'nin görevini yapamayacağını kaydetti. OECD'nin yıllık raporuna ilişkin sunuma ulaşmak için tıklayınız.