1 Ekim 2010 Cuma

İki Almanya birleşti, ayrım sona ermedi

Soğuk Savaş'ın sembolü niteliğindeki Berlin'i Doğu ve Batı olarak ikiye ayıran duvarın yıkılması üzerinden 20 yıl geçti. Federal Almanya Başbakanı Helmut Kohl'un girişimleriyle Federal Almanya ve Doğu Almanya, 3 Ekim 1990'da birleşerek tek bir ülke haline geldi. Birleşmenin yarattığı Almanya, Avrupa Birliği'nin en büyük ekonomik gücü haline gelmesine karşılık, iki ülkenin tam anlamıyla bütünleşmeyi başaramadığının sinyalleri de gözleniyor. Ülkenin batısı ve doğusu arasında gelişmişlik farkları devam ederken, sanayisi güçlü batının doğuya verdiği desteğe karşılık bu ayrımın tam anlamıyla aşılamadığı dikkat çekiyor. Örneğin ülkenin doğusunda işsizlik oranı yüzde 11'de seyrederken, batıda işsizlik oranı yüzde 6.2 düzeyinde bulunuyor. Yine de doğudaki yüksek işsizlik oranı 2005 yılında gözlenen 18.7'lik düzeyine göre hayli gerilemiş görünüyor. Birleşme sonrasında federal hükümetin ülkenin doğusundaki beş eyalete verdiği destek 1991'den bu yana 187 milyar Euro'yu bulmuş durumda. Desteğin ana kaynağını oluşturan yüzde 5.5'lik dayanışma vergisinin ise 2019'a kadar sürmesi öngörülüyor. Kamuoyu yoklamaları da doğu ve batıdan gelenlerin kendisini aynı ülkenin vatandaşı görmeye başladığına işaret ediyor. 2003'te yapılan ankette yurttaşların sadece yüzde 31'i doğu ve batı arasında ayrım kalmadığını düşünürken, şimdi bu oran yüzde 47'ye çıkmış durumda. Tüm bunlara karşılık Alman hükümetinin kabinesi, doğu ve batı ayrımının en net fotografını oluşturuyor. Doğu Almanya'da eğitim gören fizik doktoru Angela Merkel'in başbakan olduğu kabinede, Doğu Alman kökenli başka bir isim yer almıyor.

30 Eylül 2010 Perşembe

İMKB'de hisseler sınıflandı, yeni dönem başlıyor

İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'nda yarından itibaren yeni dönem başlıyor. Şirketler, derinliklerine göre ayrı ayrı gruplanırken, endekslerin yapılandırılması da buna göre yapılacak. C Grubu'nda yer alan şirketler İMKB Endeksleri'nde yer almayacak. C GRUBU'NDA YER ALAN HİSSELER Aslan Çimento, Avrasya, Berdan T, Burçelik, ÇBS Boya, Ceylan Giyim, EGS GYO, Ege Plastik, Esem Spor, Gediz İplik, Hedef YO, İş A, İş B, İş Kurucu, Kent Gıda, Makina Takım, Merkez BYO, Mazhar Zorlu Holding, Petrokent, ÇBS Printaş, Selçuk Gıda, Taksim YO, Transtürk H, Tümteks Tekstil B GRUBU'NDA YER ALAN HİSSELER Acıbadem, Akmerkez GYO, Alternatif, Armada, Atlas YO, Aviva, Bisaş, Bossa, BSH Ev Aletleri, Burçelik Vana, Carrefour A, Carrefour B, Çelebi Hava, Çimentaş, Denizbank, Derimod, Ditaş Doğan, Doğan Gaz., Doğan Burda, Doğusan Boru, Ege Profil, Eminiş, Escort, Frigo, Haznedar, İdealist GYO, İntema, İzocam, Kaplamin, Konfrut, Link, Lüks Kadife, Metro YO, Mert Gıda, Mazhar Zorlu Holding, Nurol GYO, Ray Sigorta, Şeker Finansal Kiralama, Serve, Sönmez Pamuklu, Tuborg, Türkiye Kalkınma Bankası, Türk Demirdöküm, Yapı Kredi Finansal Kiralama

İrlanda, bankaları yeniden sermayelendirecek

İrlanda, zor durumdaki bankaları devlet yoluyla yeniden sermayelendirme yoluna gidiyor. Küresel krizin baskısıyla mali yapıları bozulan İrlanda'nın ikinci büyük bankası Anglo Irish Bank'a toplam 34.3 milyar Euro'luk sermaye desteği verilecek. İrlanda Maliye Bakanlığı ve Merkez Bankası'nca açıklanan ortak plan çerçevesinde bankalara verilen sermaye desteğinin yaklaşık 50 milyar Euro'yu bulabileceği öngörülüyor. Bloomberg International'ın sorularını yanıtlayan İrlanda Maliye Bakanı Brian Lenihan, devletin yaptığı mali yardımın makul olduğunu ve bankaları desteklemek için yapılacak harcamaları karşılamak üzere yeni borçlanma planlamadıklarını söyledi. Lenihan, bankaların kurtarılmasının ardından kamu borcunun gayrı safi yurtiçi hasılaya oranının yüzde 98.6'ya çıkaracağını söyledi. Geçen ay yapılan hesaplamalarda, Anglo Irish Bank'ın kurtarılması için harcanması muhtemel miktarın 25 milyar Euro'yu bulabileceği öngörülmüştü. İrlanda hükümeti, şimdiye kadar banka ve finans kurumlarını kurtarmak üzere 33 milyar Euro harcamış durumda bulunuyor. Sermaye aktarımı ardından, hükümet Anglo Irish Bank'ın kontrolünü alacak.

Moody's İspanya'nın notunu 1 kademe düşürdü

Kredi derecelendirme kuruluşu Moody's, İspanya'nın ülke notunu bir kademe düşürerek AA1 düzeyine indirirken, görünümünün durağan olarak tutulduğunu açıkladı. Moody's kredi notu indirimine yönelik açıklamasında, İspanya'nın mali koşullarındaki bozulmanın borç ödeme yeteneğini zayıflatacağı ifadesine yer verildi. İspanyol bankacılık sisteminin yeni mali desteğe ihtiyacı olduğu kaydedilen açıklamada, "Ülkede bütçe açığının kısılması hükümetin öngördüğünden daha uzun zaman alacak" denildi. İspanya'nın mali dengelerinde ciddi zayıflama gözlendiği vurgulanan açıklamada, ülke ekonomisinin yıllık bazda yüzde 1'lik büyüme hızı gösterebileceği kaydedildi.
İSPANYA KAPSAMLI BÜTÇE PAKETİ HAZIRLADI
İspanya bütçe açığını kısabilmek için son 30 yılın en sıkı kemer sıkma önlemlerini uygulamaya hazırlanırken, tahvillerindeki fazladan bileşik faiz Haziran ayında Euro'nun uygulamaya konmasından bu yana gördüğü en yüksek seviyeye ulaştı. İspanya Başbakanı Jose Luis Rodrigues Zapatero, yatırımcıları, Euro Bölgesi'ndeki üçüncü büyük bütçe açığı olan İspanya bütçe açığını kontrol altına alabileceğine ve neredeyse iki yıl süren bir durgunluktan sonra İspanya ekonomisinin yeniden büyümesini sağlayabileceğine ikna etmeye çalışıyor.

29 Eylül 2010 Çarşamba

IMF'den Türkiye'nin temsiline destek

Uluslararası Para Fonu'nda temsil ve oy hakkı düzenlemelerinde görüşmeler sürerken; IMF Başkanı Dominique Strauss-Kahn, Türkiye'nin İcra Direktörleri Kurulu'nda yer almasına destek verdi. Strauss-Kahn, 8-9 Ekim'de Washington'da yapılacak IMF-Dünya Bankası toplantıları öncesi yaptığı açıklamada, Avrupa ülkelerinin gelişmekte olan ülkelere daha fazla temsil hakkı tanınması konusunda anlayışlı davranması gerektiğini söyledi. Avrupa ülkelerinin Brüksel'de toplanarak bu konuda tavır belirleyeceklerini kaydeden IMF Başkanı, "İcra kurulunda gelişmekte olan ülkelere daha fazla yer açmak adil olacaktır" dedi. Strauss-Kahn, bu çerçevede Türkiye gibi ülkelerin daha etkin rol üstlenmelerini istedi. Halen IMF'nin 24 sandalyeli yönetiminde bazı ülkelerin daimi üyelikleri var. Diğer üyelikler ise belirli sürelerde değişiyor. Avrupa ülkeleri her dönemde 8-9 sandalyeye sahip olurken, Türkiye halen Belçika tarafından temsil ediliyor. Fon içinde ABD ve Avrupa'nın ağırlığı, İkinci Dünya Savaşı'nın sonundaki ekonomik dengeleri yansıtırken, Çin ve Brezilya gibi ülkeler bu düzenlemeye karşı çıkıyor. IMF İcra Kurulu'nun görev süresi 31 Ekim'de sona ermeden önce, Fon'un bu konuda bir karara varması gerekiyor.

27 Eylül 2010 Pazartesi

Faber: Gelişen piyasaların ağırlığı %50 olacak

Yatırım çevrelerinde kötümser öngörüleriyle tanınan ünlü fon yöneticisi Marc Faber, gelişmekte olan piyasaların dünya piyasalarındaki ağırlığının yüzde 50'yi bulabileceğini öngördü. Bloomberg International'ın sorularını yanıtlayan Mark Faber, gelişmekte olan ülkelerin dünya ekonomisindeki payının hızla artmasıyla sermaye piyasasında gelişen piyasaların ağırlığının artacağını kaydetti. Faber, halen dünya piyasalarında yüzde 22 olan gelişen piyasa ağırlığının 10 yıllık sürede yüzde 50 düzeyine tırmanacağını vurguladı. Tüm ülkelerin değerlenen para birimlerinin değerini düşük tutmaya çabaladığını vurgulayan Faber, bu çerçevede ülkelerin piyasalara müdahale etmek yerine, kendi yapısal sorunlarına odaklanması gerektiğini kaydetti. Faber, Çin'in para birimi Yuan'daki değerlenmeye de işaret ederek, "Yuan ile birlikte tüm Asya para birimlerinde yükseliş devam edecek" dedi. Yuanın son iki haftada yüzde 2 değerlendiğini kaydeden Mark Faber, "Çin'in yuanın dolar karşısında yüzde 10-20 değer kazanmasından ciddi şekilde endişe ettiğini sanmıyorum. İstemedikleri şey, ABD Başkanı Obama gibi biri tarafından sürekli kur konusunda sıkıştırılmak" dedi. Borsalara yönelik değerlendirmelerde de bulunan Mark Faber, yılın son çeyreğinde dünya borsalarında satışın ağır basabileceğini kaydetti. Ekim ve Kasım aylarında satışların süreceğini öngören Faber, Wall Street'te S&P 500 Endeksi'nin yüzde 10'luk değer kaybıyla 1000 puanın altına geri çekilebileceği tahmininde bulundu.

En fazla çalışma izni Çinlilere verildi

Çin mallarının ekonomideki ağırlığını artırmasının ardından Türkiye'deki Çinli işçi sayısı da artıyor. Geçen yıl çalışma izni verilen yabancıların yaklaşık 5'te birini Çinliler oluşturuyor. Çalışmak için dünyanın dört bir yanına gurbetçi işçi gönderen Türkiye'de, dünyanın bir çok ülkesinden yabancı da yasal olarak çalışıyor. Çalışma Bakanlığı tarafından verilen çalışma izni sayısı geçen yıl yüzde 31 artışla 14 bin 23'e ulaştı. Geçen yıl 8 bin 782 kişiye süreli çalışma izni verilirken, 4 bin 700 kişiye verilen izinlerin süresi uzatıldı. İzin verilen ülkelerin dağılımına bakıldığında Çinliler yüzde 18.3 ile ilk sırada yer alırken, Çinlilerin ardından Ruslar yüzde 11.1 ile ikinci ve yüzde 5.8 ile Almanlar 3. sırada bulunuyor.